Carlos F.Bahçe'de Eğleniyor

21 Eylül 2008 Pazar

Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi gruplarının ilk maçında Portoya 3-1 yenildi. Sürpriz değil, eğer yenseydi sürpriz olurdu. Çünkü baştan beri umut vermiyor. Porto gibi bir takıma düşmesi şanssızlık. Peki şimdi ne yapalım? Tam zamanı; elbirliği ile F.Bahçenin üzerine gidip daha da ambale edelim! Adetimizdir; kazandığımız zaman göklere çıkarırız, kaybedince de yerin dibine sokarız!.. Kısa bir süre önce Avrupalı F.Bahçe diye naralar atıp yeri göğü inletiyorduk. Şimdi ne değişti ki...

Biz futboldan geldik, 70 yıldır da içindeyiz. Hiç çıkmadık. Neredeyse doğuştan Fenerbahçeliyiz. Ama ben yalnız Fenerbahçenin değil, diğer takımların da kazandıkları ve kaybettiklerinde nedenini-niçinini sorgularım. Şartlanmış, satılmış veya amigo değiliz. Bu nedenle de olaylara objektif olarak yaklaşırız. Bu durumumuz fanatiklere pek de hoş gelmez. Hatta ve hatta Fenerbahçeliliğimizden şüphe eden angutlar bile olur. Mevsim başından beri dilimde tüy bitti, adeta yazmaktan usandım. Okuyucularımı sıkmaktan da korkarım. Okuyanlarınız iyi bilir; başından beri Carlosu hep eleştiririm. Onun dünyada önemli bir futbolcu olduğunu düşünürüm. Ama artık futbolunun bittiğini, Türkiyeye tatlı bir hayat geçirmek için geldiğini söyler dururum. Karun kadar zengin olmuş, heyecanı azalmış... En önemlisi de ayaklarında kuvvet kalmamış. Serbest atışlarda eskisi gibi başarılı değil. Sahada sol ayağına pozisyon yaratmak için yerini kaybediyor. Onun tarafı yol geçen hanı gibi; herkes gelip geçiyor. Anadolu takımlarının futbolcuları bile... Takıma yararı yerine zararı oluyor. Ne antrenör ne de yöneticiler, bu durum karşısında onu yedek kulübesine alma cesaretini gösteremiyorlar. Sanki bizim devlet büyüklerimiz gibi dokunulmazlığı var. Portekizli ünlü futbolcu Figo beyaz perdeye geçiyor. Carlos da böyle bir yola başvursa iyi olur.

Bir başka fenomen de Lugano... O da büyük marka, Carlos gibi... Ama o da futbol oynamıyor. Arzulu, hırslı, futbolda potansiyel bir kasap. Rakiplerine kural dışı hareketler yapıyor. Ağaca tırmanır gibi üstlerine tırmanıyor! Eğer F.Bahçede oynamasa her üç maçta da kırmızı kart görür... Bunları hep söyledik. Aslında Ben söylememiş miydim demeye çok kızarım. Ama sahada hepimiz bu futbolcuyu izliyoruz. Fikri sabitimiz yok. Bunlar gerçek. İleride kendini düzeltirse bizim de fikrimiz değişir.

Carlos da Lugano da evrensel futbolcular. Ama evrensel bir karşılaşma olan Porto maçında her ikisinin hatalarıyla iki gol yiyoruz. Ne ilginç... Güiza ve Aragones için Dünyanın en büyükleri deniliyordu. Siz böyle bir şey görebiliyor musunuz?

Biz hiç çenemizi yormayalım. Eğer futboldan anlamayan parababaları milyon Avrolar ödüyorlarsa, spor medyasında topa ayağını sürmemiş kişiler profesör oluyorlarsa Türk futbolu bundan öteye gitmez ve gidemez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Olmaz.. Olmaz... 6 Kasım 2012

Günün Köşe Yazıları