2. Cumhuriyet batağı ve CHP

30 Ekim 2018 Salı

2019 yerel seçimlerine giderken, CHP’nin “entelektüel, akademik ve elitist bariyerleri aşıp, sağ partilere oy veren büyük kesimin diliyle konuşma”yı öneren strateji belgesi büyük tepkiyle karşılaştı.
Tepkiler haklıydı. Her şeyden önce dilin, düşüncelerin kavramlaştırılmasındaki belirleyici rolü, sağın diliyle sol politika yapılmasını imkânsız kılmaktaydı. Bu yanlış ifade aynı zamanda aydınlanma karşıtlarının mahallesinde tezgâh açmış, aydın düşmanı popülist eğilimlerini ikide bir “elit!”i küçümseyen ifadelerle dile getiren “yetmez ama evet”çi 2. Cumhuriyetçi akımın üslubunu taşıdığından, insana çok haklı olarak, “CHP içindeki kimi şaşkınlar şimdi de, hep partilerinin cenaze namazını kılmayı düşlemiş olan 2. Cumhuriyetçilerin jargonunu mu benimsiyorlar yoksa?” sorusunu sorduruyordu.
Neyse ki tepkiler etki göstermekte gecikmedi de, “sağ kesimlere oy veren geniş kesimlerin diliyle konuşma” ibaresi bir yana atıldı ve yerine “toplumun bütün kesimlerine hitap eden dil” deyişi kondu.
Yanlıştan dönmenin de bir erdem olduğunu söyleyerek tartışmayı şimdilik noktalayalım.

***

Tartışmayı noktalamak, toplumların başına gelebilecek en yıkıcı felaketlerden birinin kavram karmaşası ve kafa karışıklığı olduğunu görmemizi engellemiyor tabii ki...
2. Cumhuriyetçiler bilerek ya da bilmeyerek hizmetinde oldukları tutucular cephesi ile emperyalizmin pek sevip, özenle yaygınlaştırmaya çalıştıkları bu kavram karmaşasından çokça yararlanarak, toplumu sık sık, sonunda iç parçalayıcı kandırıldık feryatlarıyla ünlemlenen kandırma girişimlerinde bulunmuşlardır.
AKP iktidarı sürecinde iyice solmuş bulunan 2. Cumhuriyetçilerin kökenlerini ve gerçek yüzlerini mükemmel biçimde anlatan bir kitap var şu anda elimde.
Sözünü ettiğim, gazetemiz yazarı Zülal Kalkandelen’in “İkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri” adlı yapıtı.
Zülal Kalkandelen “‘İkinci Grup’tan, yetmez ama evetçi liberallere 90 yıllık ihanet mirası” olarak nitelediği 2. Cumhuriyetin temellerini anlatmaya, çok haklı olarak akımın fikir babası olan İdris Küçükömer’in tezlerinden başlıyor.
Açık ve akıcı bir biçemle kaleme alınmış, 2. Cumhuriyet’i bütün yönleriyle anlatan eserin ayrıntılarına girecek değilim, yalnızca 2. Cumhuriyet hareketini anlayabilmek için İdris Küçükömer’in “aslında sağ soldur, sol da sağdır” ya da başka bir deyişle “Türkiye’de sağ olarak nitelenen kesim ilericidir, sol olarak nitelendirilen kesim ise gericidir” diye özetlenebilecek olan görüşünün kitapta geniş biçimde irdelendiğini belirtmekle yetineyim.

***

Bir kez Küçükömer’in görüşleri irdelendikten sonra, her dönemeçte antiemperyalist- aydınlanmacı- laik kesime karşı emperyalizmin ve gericilerin yanında saf tutmuş olan 2. Cumhuriyetçileri ve çıkmazlarını anlamak daha kolaylaşıyor.
Kalkandelen kitabını bitirirken şu yargıya varıyor:
Yaşadığımız topraklarda emperyalizme karşı tam bağımsızlık ilkesini savunarak, olağanüstü bir Kurtuluş Savaşı veren, ardından padişahlığı ve halifeliği kaldırarak, egemenliği halkın temsilcisi TBMM’ne veren, ekonomisi tamamen iflas etmiş bir toplumda sanayi gücü oluşturmak için kalkınma hamlesi başlatan, kadınlara birçok Avrupa ülkesinden önce haklarını verip, onları toplumda ikinci sınıf vatandaşlıktan kurtaran, aydınlanmanın tohumlarını atıp Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesine taşıma hedefini belirleyen, anayasaya koyduğu laiklik ilkesi ile bu ülkenin din tüccarlarının elinde çağın gerisine düşmesini önleyen bir hareket devrimcidir.
Bu müstesna eseri herkese özellikle de CHP’de strateji belgesi hazırlayanlara hararetle tavsiye ederim.
Bu kitabı okuyunca, artık 2. Cumhuriyetçilerin tarih içinde hak ettikleri yeri nasıl aldıklarını, ama bunu yapıp emperyalizm ve gericiliğin terkisinde ilerlerken de ülkeye ne kadar zarar verdiklerini açıkça göreceksiniz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları