Öner Yağcı

Anadolu dergiciliğinin anlamı

03 Kasım 2018 Cumartesi

Özgürleşme eylemi, insanın kendisini gerçekleştirmesi, insanlaşması, yücelmesidir. İnsanın konuşması, aynı zamanda bu eylemin bir parçasıdır. Tarih, insan olma bilincine ulaşan insanın, kendisi gibi bilinçlenen öteki insanlarla birlikte bu eylemi yaşamasıdır da. Konuşma, bu eylemin ilk -ve yazıyla birlikte- en önemli parçasıdır. İnsana suskunluğun yakışmaması, özgürlük düşmanlarının insanların konuşmamaları için olmadık zulümler yaratmaları bundandır. Çünkü konuşma, çoğalmayı getirir, konuşunca büyür dayanışması insanın. Çünkü bilinç ve umut, konuştukça kucaklar insanı. Bilinç, umut ve dayanışmayla çoğalan insan ise özgürleşir.
Özgürleşme eyleminin bir alanı da dergilerdir. Kültürel nabzımız, susmayan insanımızın, kendi ülkesinin kültür gündemine katmak istediği kendi gerçekliğini haykırmak için yarattığı, sürdürdüğü dergilerde çarpar. Bugününü, geleceğini sahiplenmek isteyen insan, dergilerde de çoğaltır sevdasını.
Bir dergiyi çıkarmak kolay ama onu sürdürmek zordur. Maddi ve teknik koşulların yanı sıra içeriğin programlı bir biçimde doldurulması, okuruna ulaşması aşılacak sıkıntıların başında gelir. Hem biçime hem içeriğe önem vermeden sayfa doldurmayı amaçlayan bir dergi için sorun yoktur elbette.
Özgürleşme eylemini sürdüren dergilerin birinde hepsini bulursunuz, hepsinde insanı, insanın özgürleşme eylemini. Anadolu’da çıkan hemen her dergi, kurumlaştırılmaya çalışılan bir kültürün ya da kültürsüzlüğün, bellekleri silen, değerlerimizi yok eden bilinçli çürütme çabalarına karşı direnen bir “kültür kalesi”dir.
Dergi, kendi içine itilmiş bireyin, insanlıkla kucaklaşan bireye dönüştürülmesi ütopyasının sürdürülmesidir. Sanatın aydınlığını taşımanın coşkusu ve öfkesiyle kaynağını edebiyatımızın birikiminden alan ışıktır dergiler. Kolektif çalışmanın anlamlı örneğini vererek adımlarlar yayın dünyasını. Ak kâğıt üstündeki yazılarla, emeği çoğaltarak aşarlar sorunlarını. Sayfaları azalıp çoğalsa da, acemilikleri sürse de, şirinliğini, Anadolu kokusunu yok edemez hiçbir şey.
Dünün dergileri, bugün edebiyat tarihimizin yazılmasının temellerini oluşturur, bugünküler de yarının yazılmasında önemli kaynaklar olacaktır. Gerçek bir edebiyat okulu olan dergiler, bu işlevin “Don Kişot”larıdır.
Dayatılan kültüre karşı çıkan dergilerimizden burada ancak birkaçını anımsatacağım.
Öğretmen Dünyası 467, Türkçe savaşımının bir parçası ve Dil Derneği’nin yayın organı Çağdaş Türk Dili 368. sayıya ulaştı. İnsancıl 340. sayısıyla sürdürüyor savaşımını. Berfin Bahar Metin Demirtaş’tan sonra 248. sayısında Mahmut Makal’ı kapak yaptı. Devrek’ten Şehir 122, Patika 103, Alanya’dan Güncel Sanat 56, Üvercinka 48. sayıda.
Bir önceki sayısında Vecihi Timuroğlu’nu kapak yapan Adana’dan Yaşam Sanat’ın 38. sayısının konuğu Ahmet Özer oldu. İzmir’den Yeniden İmece 54, Denizli’den Delikli Çınar 37, Turgutlu’dan Kasabadan Esinti 18. sayıya ulaştı. Bafra’dan Edebiyat Nöbeti 18. sayısıyla veda etti.
Çiçeği burnunda dergilerden kültür kavgasının yeni kaleleri Yeni Gelen 9, Balıkesir’den Sarmal Çevrim 6. sayısını çıkardı.
Sistem, insanı istemiyor, insandan çarkın dişlisi olmasını, yaşama yabancılaşmasını, kişiliksiz, dostsuz, sevdasız, inançsız olmasını istiyor. Dergilerse insanı savunuyor, isteyenin umuduna umut katıyor, biliyor muyuz, yaşamaları için okura gereksinmesi var, destekliyor muyuz?
Can Yücel, “Yakın” adlı şiirinde şöyle demişti:
Gün gelir bu işe bu millet de şaşar/ Tam kurşun işlemez deminde karanlığın/ Bir ateşböceğidir başlar.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anadolu'nun seçimi 30 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları