Yemen Türküsü...

01 Eylül 2014 Pazartesi

Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde verdiği 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonunda sanatçılarla birlikte... ... Yemen Türküsü’nü söylemiş. Türkünün sözlerindeki ayrıntıları da anlatmayı ihmal etmemiş. Nakarattaki sözün doğrusunun “Huş” olduğunu anımsatmış.
Türküler, Anadolu insanının kendini ifade etme yöntemlerinden en kalıcı ve öğretici olanı. O nedenle atalarımız, “Türküleri yakanlar yasaları yapanlardan daha güçlüdür” demiş.
Anadolu’da her 5 kilometrede yeni bir türkü biçimi ve içeriği karşımıza çıkıyor. Belki bugün bile hâlâ derlenmeyi bekleyen türküler var.
En meşhur Yemen Türküsü, 30 Ağustos gecesi Köşk’te yankılanandır ama Yemen acısını anlatan türkü sayısı 20’nin üzerindedir.
Her yıl dünyanın bir bölgesini gezdiğim dönemde Yemen’i de dolaşmıştım. Dönüşte gezi notlarını kitaba dönüştürdüm. Okurlara imzalarken en çok şu notu düşerdim:
Yemen türkülerini hep söyleyelim ama başka Yemen acısı yaşamayalım.

***

Başta vurguladık ya; türküler aynı zamanda öğreticidir diye. Yemen türküleri de bize bugünkü iktidarın özlemini çektiği Osmanlı’nın son 40 yılına damgasını vuran Yemen acılarından damla damla dersler süzer.
Her şeyden önce Yemen’de kaybettiğimiz Anadolu ve Rumeli mehmetçiğinin sayısı tüyler ürperticidir. Salt Yemen isyanlarını bastırmak için kurulan 7. Ordu’nun göreve başladığı 1870’li yıllardan Yemen’i tümüyle terk etme kararı aldığımız 1918’e dek yaşamını yitiren asker sayısı kesin olarak bilinmiyor. Tarihçiler bu belirsizliğe şöyle bir gönderme yapıyor:
“Tarih, Yemen’de ölenlerin sayısını bilmiyor, çünkü öğrenmekten korkuyor.”
Genel hesaplar sonucu üzerinde birleşilen rakam ise 300 bin.
Türküde bir kinayeli soru var ya; “giden gelmiyor acep nedendir”... Bunun da Yemen’den dönemediği için orada kalıp yeni bir yaşam kuranlar için olduğu söyleniyor. Çünkü Yemen’de bugün bile “Türk kökenli” diye bilinenlerin sayısı 500 bini geçiyor. Ben oradayken Yemen Parlamentosu’nda Türk kökenli 2 milletvekili vardı.

***

Yemen’de onca Mehmet’i niçin ve nasıl kaybettik?
Ölümlerde birinci neden hastalıktı. Cephede yaşamını yitirme ilk 6 ölüm nedeninden üçüncüsüydü. Yerel isyanları bastırmak ve dönemin emperyalist ülkelerinin planlarının parçası olarak kendini “halife” ilan edenleri kontrol altında tutmak başlıca sorundu.
19. yüzyılın sonunda böylesine karışıklıkların yaşandığı Yemen, 20. yüzyılda da soğuk savaş döneminde Kuzey Yemen ve Güney Yemen olarak ikiye bölündü. Soğuk savaş sonunda birleşme oldu, ama önce iç savaş çıktı. Yemen bugün de küresel aktörlerin ilgi odağı, bugün de karışık.
Neden?
2 bin millik Hint Okyanusu’ndan Kızıldeniz’e uzanan bölgede gemilerin sığınabileceği tek büyük liman Yemen’in güneyindeki Aden Körfezi. Hint Okyanusu’nu Kızıldeniz üzerinden Süveyş ile Akdeniz’e bağlayan boğazın bir tarafı Yemen’de, Afrika tarafı da parça parça.
Türkçemizdeki “şapa oturmak” deyimi de Yemen yolundan gelir. Kızıldeniz kimyası gereği bünyesinde şap üretiyor. Biriken şaplar deniz yüzeyinin bir metre altında şap adaları oluşturuyor. Deneyimsiz kaptanlar bunu fark edemiyor ve şapa oturuyordu.
Yemen’de bir ortaokul öğrencisine, “Derslerinizde hiç Türklerle ilgili bir şey okuyor musunuz” diye sormuştum. Şu karşılığı vermişti:
“Öğretmenimiz anlattı, Yemen’de 20. yüzyılın başında Makbarat al Etrek derlermiş. Yani Türkler mezarlığı...”
Osmanlı son dönemde, Yemen’deki hem yerel güç çatışmalarının arasına girip kurban oldu hem emperyalist ülkelerin planlarının hedefi haline geldi. Bu da yüz binlerce Anadolu ve Rumeli insanının canına mal oldu.
Yemen türkülerini söylerken, Yemen derslerini de unutmamak gerekiyor.
Hele sorumlu noktalardaysanız...
Sözü Yemen türkülerinden bir dörtlükle bağlayalım:
Karavanam bakırdandır
Yemen yolu çukurdandır
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları