Padişahlık ahlâkı 2

09 Kasım 2018 Cuma

Sevgili okurlarım dün bu sütunda, “Ahlâk nedir”, “Bireysel Ahlâk nasıl oluşur” konularını açıklamıştım. Bir Üniversite Rektörü’nün cumhurbaşkanına itaat etmeye ilişkin ifadesini “din ve mezhep kökenli feodal köylü ahlâkının ‘padişaha itaat’ anlayışını yansıtan sözlerdir” diye eleştirmiştim.

***

Başta Osmanlı olmak üzere, tarihteki bütün imparatorluklar, “Reise itaat” ile yaşayan aile ya da aşiretler tarafından kurulmuşlar ve “Reise itaat” kültürünü “Padişahlık/İmparatorluk Ahlâkı” olarak tebaalarına aşılamışlardır.
Bütün imparatorluklar öyledir ama, en iyi bildiğimiz Osmanlı tarihine bakarsak, Osmanlı Ailesi’nin Karamanoğulları, Çandaroğulları, Karesioğulları, Germiyanoğulları gibi bütün öteki aileleri/aşiretleri egemenliğine alarak padişahlık haline geldiğini görürüz:
Dolayısıyla, “Padişahlık Ahlâkı”, aile/aşiret içindeki “Reise itaat” kültürünün, tebaaya dayatılmış halidir.
Bu “Reis/Padişah Ahlâkı” sadece kaba kuvvetle değil, Batı’da Hıristiyanlıkla, Doğu’da Müslümanlıkla desteklenmiş ve güçlendirilmiş olarak inanç dünyasında da insanlara empoze edilmiştir.
Batı’da Papalık, Doğu’da Halifelik, feodal toprak ağalığına ve köle köylülüğe dayalı olan bu “Reislik/Padişahlık Ahlâkı”nın dini temsilcileridir.
Sanayi Devrimi’yle ortaya çıkan “Emekleme Aşamasındaki Demokrasi Ahlâkı” ve “Kentsel/Endüstriyel Devlet Yapısı”, aile reisliği geleneğine dayalı olan toprak ağalarının egemenliğini yıkıp köle köylülüğü ortadan kaldırdı.
Fakat seçilmiş yöneticilerin bir bölümü, “Emekleme Dönemindeki Demokrasi Ahlâkı”nı özümlemeyip, tarihten gelen “Reislik Ahlâkı” özlemi içinde, sorgulamaya, eleştiriye, muhalefet hakkına ve seçime dayalı olan Kentsel/Endüstriyel Ahlâk yapısını reddetti.
Bunlar egemenlik hakları ellerinden alınan toprak ağalarının, din adamlarının ve köleliğe/otoriterliğe alışkın olan cahil kitlelerin temsilcileri olarak, demokratik hakları, “Demokrasi Ahlâkı”nı tahrip etmek, “Reis Ahlakı”na geri dönüşü sağlamak için kullanmaya başladılar.
Örneğin, Hitler, böyle bir “geriye dönüş” özlemini kullanmış, “Emekleme Dönemindeki Demokrasi Ahlâkı”nı istismar etmiş ve dünyayı kana boyamış bir liderdir.
İnsanlık İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra seçilmiş yöneticilerin “Emekleme Dönemindeki Demokrasi Ahlâkı”nı kötüye kullanmalarını engellemek için, “Hukuk Devleti” kavramını ve “Demokratik, Laik Hukuk Devleti Ahlâkı”nı oluşturdu.
Böylece, “Reise itaat” üzerine kurulu “Padişahlık Ahlâkı” iyice geride kaldı.
Ama “Demokrasi Ahlâkı”nı yeterince kurumlaştıramamış toplumlarda, seçilmiş yöneticilerin bazıları hâlâ “geçmişteki” “Padişahlık Ahlâkı” özlemi içinde görünmektedir.
Böyle toplumlar, “geçmişteki” Padişahlık özlemi içinde olan “gerici” yöneticilerin şerrinden ancak, herkesin, “Demokrasi Ahlâkı”nı her düzlemde, her vesileyle, her an savunmasıyla kurtulabilir:
DİREN GENEL AHLÂK...
DİREN MESLEK AHLÂKI...
DİREN DEMOKRASİ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları