‘Başkanın Adamları’...

03 Eylül 2014 Çarşamba

Tam da bekleneceği gibi bir ilk grup toplantısı izledik. Atanmış Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun selefinin düzeyinin aksine dünyayı bilen, dil bilen akademisyen kimliğinden yola çıkarak “diyaloğa daha açık”, “daha seviyeli” olacağı kehanetinde bulunan kanaat önderlerine nispet bir şov izledik. Bu “organik aydınlar” biraz Amerikan aksiyon filmi izleseler, bilirlerdi ki “başkanın adamları”; ister akademisyen, ister gazeteci, ister aydın olsunlar, her türlü “kirli oyunu” devam ettirmekte üzerlerine yoktur. Bu bir nevi “devlet yönetme geleneği”. Dünyanın her yerinde benzerleri eksik değil. Her türlü kanlı oyun, yağma ve talan, devlet imkânlarının kötüye kullanımı ortalık yere serilmiş olsa da yüzler kızarmaz, muhalefete saldırıp manipülasyonla “yollarını bulurlar”.
Atanmış akademisyen başbakan, hık demiş selefinin burnundan düşmüş bir söylemle -yoksa sahne performansının diğerinin yanında emeklediğine şüphe yok- “Sabırla bir muhalefet partisine ‘edebi, hayâyı, kitap sevgisini ve devlet adabını’ öğreteceğiz” demiş. Burada “kitap sevgisi” lafına dikkat, demagoji için biçilmiş kaftan, yani “kitapsızlar” demeye getiriyor muhalefete. Bu coğrafyada dini siyasete meze edenlerin çokça kullandığı bildik sakız. Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “savaş hali dışında cumhurbaşkanıyla görüşmeme” kararı için “Hepimizin muhatabı Erdoğan” yanıtı verilmiş. Partili olduğunu dünya âleme ilan etmiş, tarafsızlık nedir bilmeyen, hak hukukla alakasız bir cumhurbaşkanı karşısında muhalefetin protesto hakkı olacak değil ya! O dediğiniz demokrasilerde mümkün. Hoş demokrasilerde böyle cumhurbaşkanları filan olmuyor. Halkın yüzde 50’sini (yüzde 70’lik katılım üzerinden) temsil edenler, meşruiyetlerini inşa ettikleri kapsayıcılıklarından alıyorlar. Bizde utanmadan bir de “dışlayıcılıktan meşruiyet çıkarmaya” kalkışırlar. O derece yani!
Atanmış yeni başbakana üzülmeden de edemiyorum, hakikaten işi zor. Baksanıza ilk grup toplantısında hitap ederken, yandaş ekranları KKTC’yi ziyaret eden “başkanıyla” paylaşmak zorunda kalmış yürütmenin başı... Televizyon yöneticileri “telefon gelmesine” fırsat vermemişler. Elbette emanete hıyanet olacak değil, emanetçi biat eder, kaide bu.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere... Demiş ki atanmış başbakan, “Yolsuzluk yapan kardeşimiz de olsa kolunu koparırız”... 17- 25 Aralık’ta ortaya serilmiş rezilliklere dair takipsizlik kararı verilmesinin hemen ertesi günü... Ahali “Rızalandığından” bu yana bu konuda şaşırma yeteneğini de yitirdi. Gülse mi, ağlasa mı, ne yapsa bilemeyecek hali çoktan geçti.
Maalasef asıl gülünecek mevzu, Amerikan ve İngiliz istihbaratının devlet ricalini yıllardır dinlediği, ülke dışındaki elçilikleri ve BM ofislerinin tüm sistemlerini avucunun içinde tuttuğu ortaya serilmişken; atanmış başbakanın Amerikan Başkanı Barack Obama’dan “bütün bunların hesabını soracağı” yönündeki beyanı...
Daha 3-5 ay önce memleket içindeki “eski ortak/yeni hasımlarının” bileğini bükmek için “dinleme” meselesine dört elle sarılanlar aklıma geliyor da, Der Spiegel’in haberi üzerine suratlarında oluşan ifadeyi merak etmeden duramıyorum... Öyle olsa da bunların “bölgesel güç-küresel güç” safsatasıyla kandırdıkları ahaliye verecek bir hesapları yok zaten. Dünyayı takip edip el âlemin bunları nasıl alaya aldığını bilenler olarak ancak bizler, memleketi ele güne meze yapmalarının ıstırabını çekeriz. Obama’nın bu “hesaba çekilmeye” nasıl bir diplomatik yanıt vereceğini göreceğiz. Lakin bildiğimiz hakikaten bu kadar sıkı dinleme yaptılarsa, ellerinde hayli koz bulunsa gerek! 49 diplomat ve vatandaşımızı IŞİD’e rehin veren bizim gibi ülke yönetimleri için tüm dış politikayı yabancılara “rehin vermiş” olmak ne yazacaksa artık!
Hoş memleketin ulusal çıkarını filan düşünecek değiller ya. Bakın atanmış başbakan sayesinde artık “dini diplomasimiz” de olacakmış. Alın size dış politikada yeni enstrüman!.. Diyanet İşleri, Başbakanlık’a bağlanacak ve “dini diplomaside” kullanacak, din adamlarıyla siyasilerin buluşmalarına öncelik vereceklermiş. Dini siyasete karıştırarak Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenlerden başka türlüsü de beklenmezdi zaten. Ne idüğü belirsiz “ümmet çıkarlarına” gömülmemiz yakın olmasa bari...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları