Olaylar Ve Görüşler

Börekçi’den Erbaş’a uzanan kırık çizgi

19 Kasım 2018 Pazartesi

Başkan Erbaş’ın Mısıroğlu’nun ziyareti milyonların vicdanında derin infialler yaratmakta ve milli birliğimize zarar vermektedir. Atatürk, kurtardığı vatanında, sayesinde ibadet edilebilen camilerde ondan bir Fatiha’yı esirgemek, aymazlıktır ve bunun elbette bir bedeli olacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün başardığı askeri zafer (Kurtuluş Savaşı), kurduğu modern Cumhuriyet ve yaptığı devrimlerle Anadolu insanının benliğini teslim alan hurafeleri yerle bir etmesi, doğaldır ki sistemin ve kendisinin düşmanlarını da yaratmıştır. Türk devletinin zaafa uğratılması ve toplumsal birlikte gedikler açılması, büyük çalkantılara sebep olacağından ve kaos iklimi yaratacağındandır ki emperyalizim, doğudaki isyanlardan, tarikatların ve gericiliğin palazlanmasına kadar bütün şer organizasyonlarının içindedir ve finansörüdür. Atatürk, Silahlı Kuvvetler, hatta CHP, bu zehirli planın hedefindedir.

Sözde din anlayışı
Yedinci yüzyılın başlarında Arabistan’da doğan İslam güneşi, insanla doğayı, insanla hukuku, insanla ahlakı, insanla ilmi, insanla onur ve erdemi bütünleştirmek, en önemlisi de, evreni tüm içindekilerle birlikte yaratan ve kâinatın işleyişini şaşmaz yasalara bağlayan tek bir İLAH olduğu gerçeğini insanlığın kalbine, beynine ve ruhuna işlemekti. Çünkü o çağın Arap toplumu, insanı insan yapan bütün bu değerlerden yoksundu. İslamın göz kamaştıran ilk yılları yazık ki uzun ömürlü olamadı, “Hulefa-i Raşidin” olarak bilinen ilk 4 halife devri kapanmadan başlayan kaos ve kargaşa ortamında, Peygamber nesli hunharca kılıçtan geçirildi, oluk oluk kanlar akıtıldı ve Emevi hanedanı hilafeti gasp ederek, İslamın doğal ve berrak kaynağından süzülüp gelen tüm değerlerini kirletti, Müslüman toplumunu birbirine düşürdü ve günümüze kadar gelen özde din yerine sözde din anlayışı, halkın boynunu paslı bir kement gibi sıktı.
Bu bağlamda, Diyanet İşleri Başkanı’nın büyük tepkilere neden olan malum ziyaretini de mübarek dinimizin, asli kaynağından koparıldığı tarihsel süreçle uyumlu olarak, özellikle AKP döneminde sapmalara maruz kalışının talihsiz bir yansıması olarak görmek gerekir. Yunana dost, Türke düşman olduğu kendi ifadeleri ile sübuta ermiş birisine hem de anlamlı bir günde - yapılan ve bir marifetmiş gibi servis de edilen ziyaret, resim ve haberlerinin toplumda yarattığı infial, bu skandala sebep olan ziyaretçiyi pek de etkilemeyecektir. Nedeni de, ziyaret ettiği kişinin, devletin en üst katında gördüğü değer ve iltifatı biliyor olmasıdır, güvencesi sağlamdır da, hoca efendi, gün döner hesap döner “Seni sıygaya çeken bir molla Kasım gelir”se, halin nice olur?..
1920’li yılların başlarında, hepimizin annesi olan eşi Samiye Hanımi Ankara Belediye Meclisi’ne üye seçtiren, eşinin ve kendisinin cenaze masrafı olarak biriktirip sakladığı parayı, milli mücadelenin finansmanında büyük maddi sıkıntılar yaşayan Atatürk’e teslim eden, “O, benim atamdır, milletimizin atasıdır, kılıcı keskin, sözü üstün olsun” diyen (İki Devirde Bir Din Adamı. Say. 14, 73, 76 - Abdurrahman Kaplan) ilk Diyanet İşleri Başkanı Cennetmekân Mehmet Rifat Börekçi’den Ali Erbaş’a uzanan kırık çizgi, Cumhuriyetin yanında anayasal bir kurum olarak düşünülen ve Atatürk tarafından kurulan Diyanetin özetidir. Devletimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusuna olan ilkel husumet, o’nu, her özel günde ziyarete koşan milyonların vicdanında derin infialler yaratmakta ve milli birliğimize zarar vermektedir. Kurtardığı vatanında, sayesinde ibadet edilebilen camilerde ondan bir Fatiha’yı esirgemek, aymazlıktır ve bunun elbette bir bedeli olacaktır. Hz Ali’nin, dünya durdukça değerini ve geçerliliğini yitirmeyecek özdeyişleri vardır : “ ...... Düşmanımın dostu, benim de düşmanımdır - Dostumun düşmanı, benim de düşmanımdır” .. İsmini anarak kalemimi ve okuyucuların ağzını kirletmek istemediğim şahsa dost olanlar; Atatürk’ün, Türk milletinin, Türk ordusunun ve geleceğimizin düşmanıdırlar.. Eski bir Diyanet mensubu olarak, muhterem Başkan’a önemle tavsiye ederim ki, din adamında bulunması tercih değil, zorunluluk olan riyadan ve güç odaklarına yaranma kaygısından uzak olunuz.

Erbaş’a Nutuk çağrısı
İslami ilimlerin özü ve özeti olan sevgiyi rehber edininiz, makamınızın itibarına ve ilim insanı olmanın vekarına uygun hareket ediniz. tarihe izi düşen belli başlı ulema, başta İmamı Azam, bu yolu seçmiştir. O İmamı Azam ki, Atatürk’ün din anlayışındaki derinliğinin ve geniş ufkunun ilham kaynağıdır. Emevi ve Abbasi zulmünü hayatı ile ödeyen büyük İmamın İslam yorumu ve fikirleri, Türk toplumunu hurafelerin pençesinden kurtarma çabalarında Mustafa Kemal Atatürk’e ışık tutmuştur. Sayın Başkan, Atatürk’ü doğru anlayabilmek için NUTUK’u okumaya ne dersiniz ?..  

A. GANİ AŞIK
Eski CHP Milletvekili/Eski Müftü



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları