Basın Nereye Gidiyor? (2)

20 Kasım 2018 Salı

Şinasi Nahit Berker (1920 - 1996), Ankara’daki usta gazetecilerden biriydi! Demokrat Parti döneminde yazılarından dolayı 29 ay cezaevinde kaldı.
Ulus gazetesinden sonra 1983’te Cumhuriyet’te “Dolmuş” adlı köşesinde yazdı. Vecizeye dönüşen iki sözünü anımsayalım: “Bu memleket, uzun laftan battı!” ve “Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur…”
İkinci söyleminden hareketle “gazeteci doğanları” anımsayalım ve gençleri de bilgilendirelim…

***

Yunus Nadi Abalıoğlu (1880 - 1945) yılında Fethiye’de doğdu. 1900’de öğrenciyken “Malumat” gazetesinde çalışmaya başladı.
1901’de, hükümet aleyhtarı gizli bir cemiyetle ilgili görülerek üç yıl hapse mahkûm edildi. Meşrutiyet’in ilanına değin cezasını Fethiye’de çekti.
1908’de “İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne” üye oldu ve İstanbul’a geldi. “İkdam” gazetesinde çalıştı. 1909’da Selanik’e gitti, 1910’da İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin çıkardığı “Rumeli” gazetesinin başyazarı oldu. Balkan Savaşı başlayınca İstanbul’a döndü, Tevfik Ebüzziya’nın ölümü üzerine 1910’da “Tasvir-i Efkâr’da” başyazılar yazdı.
İttihat ve Terakki yönetimi, işgal altındaki Edirne’nin kurtarılması için kamuoyunu harekete geçirme görevini verince, başarılı bir kampanya başlattı. Edirne’nin kurtarılmasında, Sofya’da askeri ataşe olan Mustafa Kemal, ülke ve dünya hakkındaki yazılarını Selanik’te tanıştığı Yunus Nadi’ye gönderdi, o da “Tasvir-i Efkâr’da” yayımladı.
Çanakkale Savaşı’nda Enver Paşa’nın getirdiği yasağa Yazıişleri Müdürü Abidin Daver karşı çıktı, Mustafa Kemal’in resmini gazetede yayımladı. Bu resim, Mustafa Kemal’in İstanbul basınındaki ilk resmiydi…
1918’de Yeni Gün gazetesini kurdu. Vahdettin, İngilizlerin baskısıyla “milli mücadeleyi” desteklediği için gazeteyi sık sık kapatınca Ankara’ya geçti. 1920’de gazetesini “Anadolu’da Yeni Gün” adıyla çıkardı. Halide Edip Adıvar ile tanışınca Anadolu’ya bilgi akışı sağlamak amacıyla 6 Nisan 1920’de “Anadolu Ajansı’nın” kurulması sağlandı.
Önce İzmir, sonra Muğla milletvekili olarak görev yüklendi. 1921’de başında “I. İnönü Muharebesi’nden” sonra “İtilaf Devletleri’nin” çağrısı ile Londra Konferansı’nda “milli hükümeti” temsil eden delege oldu.
1921’de Mustafa Kemal’in başkomutanlığa getirilmesi için mücadele etti. Savaşın zaferle biteceğine inanmakta ve başyazılarının çoğunu “Düşman yıkılmalıdır, yıkılacaktır!” cümlesiyle bitirmekteydi. 1922’de “Sakarya Savaşı” kazanılınca, Yeni Gün Matbaası önünde toplanan halk, “Düşman yıkıldı!”” sesleriyle alkışladı.
29 Ekim 1923 günü Cumhuriyetin kurulduğunu bildiren anayasa değişikliğini Anayasa Komisyonu başkanı sıfatıyla Meclis kürsüsünde okudu.
Cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul’a gitti, “hilafet yanlısı” basına karşı devrimleri savunmak amacıyla ve Mustafa Kemal’in önerisiyle Cağaloğlu’ndaki eski İttihat ve Terakki Genel Merkez Binası “Pembe Köşk’te”, Cumhuriyet gazetesini Zekeriya Sertel ve Nebizâde Hamdi ile birlikte yayımladı.
7 Mayıs 1924 günkü ilk sayıda Mustafa Kemal’le Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı hakkında yapılmış bir röportaja yer verildi.
Yeni Gün gazetesi, 1927’de Ankara Ulus’taki Zafer Anıtı’nı Avusturyalı Heinrich Krippel’e yaptırttı.
1936’ya kadar başyazarlık yaptı ve Nebizâde Hamdi ile Zekeriya Sertel’in ayrılmasından sonra gazetenin tek sahibi oldu.
2. Dünya Savaşı’nda, kâğıt kıtlığı nedeniyle gazete 8 sayfadan 4’e indi. Satışı 10 yıl sonra 25 bine, 1939’da 62 bine çıktı. 29 Ekim 1934’te 10 gün, 1940’ta hükümetin yayın siyasasına aykırılıktan 90 gün kapalı kaldı.
1932’de düzenlediği güzellik yarışmasında birinci olan Keriman Halis Ece’nin, “dünya güzeli” seçilmesi haberi 1 Ağustos 1932’de tam sayfa yayımlandı.
En etkin kampanya 23 Aralık 1930’da Menemen’de şehit edilen Kubilay için düzenlendi. 1925’te gazetenin “Le Republique” adlı Fransızca’sı 1952’ye dek çıktı.
Yunus Nadi, tedavi için gittiği Cenevre’de 28 Haziran 1945’te ölünce oğlu Nadir Nadi sorumluluğu aldı. Kardeşi Doğan Nadi günlük, kısa “Bir dakika” başlıklı fıkralar yazdı. Kız kardeşleri Nilüfer Nun ve Leyla Uşaklıgil de gazetenin ortaklarıydı.
Nadir Nadi, 1962’de ortaklarıyla anlaşmazlığa düşünce yazılarına ara verdi! Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Nadir Nadi’yi 9 Haziran 1964’te kontenjan senatörü seçti. Süresini doldurmadan 1970’te istifa ederek gazeteye döndü.
12 Mart muhtırasından sonra askeri yönetimin baskısıyla, başta Nadir Nadi olmak üzere, İstanbul’da 11 kişi, 1971’de gazeteden ayrıldı. Ben de bu olaya tepki olarak Ankara’da istifamı verdim!
Okurlar, başlattıkları direnişle gazeteyi almayınca satış düştü, ortaklar da kendisinin gazeteye dönmesini istediler. Arkadaşlarıyla birlikte Cumhuriyet’e dönen Nadir Nadi, 1991’de ölümüne dek bu görevde kaldı.
Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nu savunan ve 13 Ağustos 1961’de yayımlanan “Tuhaf Bir Tasarı” başlıklı yazısını, 23 Ocak 1983’te yeniden yayımlayınca, Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılandı. “Halkı yasalara karşı suç işlemeye teşvik etmek” suçundan 2 ay 20 gün hapse mahkûm oldu. Temyiz hakkı bulunmadığı için karar kesinleşti! Ancak Savunma Bakanı temyize gidince aklandı.
Nadi ailesinden sonra, gazetenin kuruluşunda öngörülen temel ilkeler doğrultusunda yaşamını sürdürmesi için “Cumhuriyet Vakfı” kuruldu. (Not: Devam edecek…)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları