Özdemir İnce

Kim inanır?

20 Kasım 2018 Salı

Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla yayımladığı 10 Kasım mesajında “Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’i, ebediyete irtihalinin yıldönümünde saygıyla yâd ediyorum” demiş. Atatürk’e “Atatürk” diyemeyen Erdoğan’ın mesajı şöyle: “Milletine duyduğu sonsuz güven ve inancıyla çıktığı zorlu yolda, milletimizi müşterek bir ideal etrafında birleştirmeyi başaran Gazi Mustafa Kemal, İstiklal Mücadelemizi Cumhuriyetimizin kuruluşuyla taçlandırmıştır. Gazi’nin mücadeleci ve kurucu vasıflarını gençlerimize ve çocuklarımıza iyi anlatmalı, onun “en büyük eserim” dediği Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmak ve daha ileriye taşımak için üzerimize düşen sorumlulukları hep birlikte yerine getirmeliyiz. Cumhuriyetimizin 95. yılını iftiharla kutlayan Türkiye, istikrar içinde güçlenmeye ve büyümeye devam ederken, ecdadımızın her dönemde önüne çıkan engelleri birlik ve beraberlik içinde aştığını, milli ve manevi değerlerini her şart altında yaşattığını, inandığı yoldan asla dönmediğini, istiklaline ve istikbaline canı pahasına sahip çıktığını da unutmamalıyız.”

***

Ama aynı Erdoğan 2002 yılında, Star TV’de yayımlanan bir kasette, kurallarını kendi inancı dışındaki yapının koyduğu bir toplumda yaşadıklarını belirterek, O kuralları değiştirip kendi nizamımızı getirmenin mücadelesini veriyoruzdiyor. Ardından mücadelenin yöntemini şöyle açıklıyor: Biz bu toplumun içinde yeni bir nizamı hâkim kılmanın mücadelesi içindeyiz. Neydi o mücadele? Zamana ve zemine göre değişmeyen doğrunun iktidar olmasıdır. Bu mücadeleyi iktidara getirme noktasında gerekiyorsa ne yaparım dedim. Papaz elbisesi dahi giyerim. Bu var mı usulün içinde? Var tabii ki.(İstanbul Milliyet, 30 Mayıs 2002) Hangi Erdoğan’a inanalım? Önemli olan ne yaptığı. 16 yıldır, 2002 yılında açıkladığı programı gerçekleştirmek için elinden geleni yapmakta.

***

Gerçekten kim inanır? AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ağzından çıkan sözlere inanmamamız için binlerce neden var. Örneğin: Biz bu toplumun içinde yeni bir nizamı hâkim kılmanın mücadelesi içindeyiz. Neydi o mücadele? Zamana ve zemine göre değişmeyen doğrunun iktidar olmasıdır” diyor. İsyancı ve darbeci bir iddia: 2002 yılında, Cumhuriyetin “nizamı” anayasanın Başlangıç Bölümü ile onun ilk dört maddesinde değişmez bir şekilde belirtilmiştir. Erdoğan’ın kurmak istediği “nizam”, o halde, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine karşıdır. Bu karşı oluşu 2003 yılından bu yana kanıtlamıştır: “Zamana ve zemine karşı değişmeyen doğru” ancak köktenci dinlerde ve dinci diktatoryada olur.

***

Atatürk’e inatla “Atatürk” diyemeyişinin mikrobunu bu nizamın cerahati üretmektedir. Erdoğan’a göre Mustafa Kemal Paşa 1923 öncesini, Atatürk ise Erdoğan’ın hayal ettiği “nizam”a engel olan Devrimci Laik Cumhuriyeti temsil etmekte.
Gazi Mustafa Kemal, İstiklal Mücadelemizi Cumhuriyetimizin kuruluşuyla taçlandırmıştır” diyor.
Peki, sonra ne olmuş? Erdoğan’ın hayallerine engel olan Cumhuriyet Devrimleri yapılmış…
Zaten, kurallarını kendi inancı dışındaki yapının (yani Laik Cumhuriyetin) koyduğu bir toplumda yaşadıklarını belirterek O kuralları değiştirip kendi nizamımızı getirmenin mücadelesini veriyoruz” diyor. 16 yıldır bu barbar mücadelenin hoyrat uygulamalarına hedef olmaktayız zaten!

***

Erdoğan’ın 10 Kasım mesajında sözünü ettiği, her dönemde önüne çıkan engelleri birlik ve beraberlik içinde aşan, milli ve manevi değerlerini her şart altında yaşatan, inandığı yoldan asla dönmeyen, istiklaline ve istikbaline canı pahasına sahip çıkan ecdadı kim?
Kuşkusuz yıkmak istediği Laik Cumhuriyeti kuranlar değil!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları