Gülengül Altınsay

Kırmızı ruj!

29 Kasım 2018 Perşembe

Mutsuz bir halkız herhalde. Her şeyi negatif yanından almamız, çok çabuk agresifleşmemiz, işi şiddete vardırmamız da bu yüzden olmalı.
Mesela nefes almadan seyrettiğimiz Trabzon-F.Bahçe maçının ardından saatlerce konuştuğumuz sadece F.Bahçe’nin olumsuz yanlarıydı. Trabzon’un kadrosundan özellikle altyapıdan yetişen oyuncularından çıkardıkları üst düzey futboldan neredeyse bahsetmedik bile. Hem de Türkiye’de hiç futbolcu yetişmiyor diye yakındığımız bir ortamda.
Mesela bir G.Saray-Konya maçı izledik. Konya’nın sonuçlanmasa da net pozisyonları var. Fakat biz tüm maçı G.Saray aleyhine verilen bir penaltıya indirgeyiverdik. Üstelik o penaltı da VAR olsa da verilebilir, VAR olmasa da verilebilir cinsten. Ama tepkiler kelle istemelere kadar vardı.
Sonunda maçın hakemi Göçek ve VAR hakemi Özkahya kızağa çekildiler. Niye; 90 dakikada verilse de olur verilmese de olur bir tek penaltı yüzünden. Nefret linçle sonuçlandı.
Peki bundan sonra ne olacak? Her tartışılır penaltı pozisyonu hakem ihraç nedenine mi yol açacak? Bu arada Özkahya’yı bu vesileyle savunacağım hiç aklıma gelmezdi doğrusu.

Derdimiz başka
Zaten bizim derdimiz futbol değil. Futbolun adaletli oynanması da değil. Tam tersine adaletsizlikten daha fazla pay almak ve futbol üzerinden gücüne güç katmak. Bu da en iyi ortamı bulandırarak, insanların kafasını karıştırarak, güven duygularını yok ederek yapılır. Ondan sonra gelsin kavga, dövüş, gelsin nefret.
Herkesin birbirine düşmanca yaklaşması her şeyi en kötü yanıyla düşünmesi bu yüzden.
Böyle bir ortamda MHK değişse de değişen bir şey olmaz. Namoğlu’nun yerine gelecek adamın birdenbire hakemlerin üzerindeki baskıyı kaldıracağını, hakemlerin işlerini kaybetme korkusu yaşamadan maç yöneteceklerini, VAR’ın amacına uygun çalışacağını, adaletin tesis edileceğini filan mı sanıyorsunuz? Sistem kelle kopararak yaşıyor çünkü. Ahmet gider Mehmet gelir sistem değişmedikçe, köşe başlarını tutanlar değişmedikçe ne hakem camiası değişir ne kulüplerin yönetim anlayışları değişir, ne de futbol değişir.

Kadına şiddete hayır
Bu ortamda herkes milli takımımızdan şikâyetçi doğal olarak. Lucescu’ya yüklendikçe yükleniyorlar. Hakarete varan eleştiriler yapılıyor, kellesi isteniyor. Üstelik hocanın hem G.Saray’da hem de Beşiktaş’ta yaptıkları ortadayken. Çıkardığı gençleştirilmiş takım şu anda olası en iyi takım. Ellerinden geleni de yapıyorlar. Ama biz gerçekleri görmek yerine mesela futbolumuzun düştüğü seviyeyi görmek yerine, Lucescu’ya nefretle yüklenmeyi seviyoruz. Oysa ki bizim futbolda adım adım indiğimiz nokta bu. Ve biz gerçekleri görmeyip alakasız şeyleri tartışarak hedeften uzaklaşırsak korkarım bu günleri bile arayacağız.
Bakın İtalya’da geçen hafta futbolcular ve hakemler kadına şiddeti protesto için yanaklarına kırmızı ruj sürerek maçlara çıktılar. Bazılarımız ruju kırmızı boya sandı ya neyse. Onlar futbolun gücünü hangi amaçlar için kullanıyor biz hangi amaçlar için. Arada çok büyük farklar var. Zaten futbolun seviyesinde de bir o kadar fark var.
Ha bu arada erkek şiddeti, erkek kadın arasındaki güç farkından değil erkek egemen toplumlarda baskıcı, gerici düşünce tarzından geliyor. Yani mesele fiziksel değil tümüyle kültürel. Ayrıca tabanca, bıçak kullanarak insan katletmek için illa iri olmaya ya da erkek olmaya gerek yok. Bunu da yeri gelmişken söyleyeyim dedim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Süper kriz 11 Nisan 2024
Semih vakası 28 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları