Özdemir İnce

Hikâye sanatı ve Erdoğan

02 Aralık 2018 Pazar

Ortaokuldaki (1948-1949, Mersin Lisesi) Türkçe öğretmenimiz Göbek Emmi (Rahmi Öztop) hikâye ve roman sanatını “Olmuş ya da olması mümkün olayları yer, zaman ve hars (kültür) göstererek anlatmaya hikâye denir” diye tanımlardı. “Poetika” uzman olduğum bir alandır ve buna dayanarak söyleyebilirim ki Göbek Emmi evrensel ve kusursuz bir tanım yapmıştır.

***

AKP’nin Cumhurbaşkanı da çok iyi hikâye ediyor. Ancak hikâyenin gerçekliği gerçeğin öyküsü değildir. Kurmacadır. “İllusion”dur! Yani yanılsamadır! Gerçek dışı hayallerini, varsayımlarını gerçek diye anlatmak bir başka beceri alanına girer.
“Bizim Çukurova’da R.T. Erdoğan gibilere yalancı dememek için ‘kasafancı’ denir. Sözcüğün aslı ‘Kıssahan’dır. İran ve Hint saraylarında öykü (kıssa) anlatanlara verilen ad. Kahvehanelerde masal anlatan kimse, meddah.
Bizim memlekette ‘kasafancı’ya dönüşmüş, sözüne güvenilmez, laf değirmeni kişiler için kullanılır olmuş. Aslına bakarsanız ben kasafancıları severim, ağızlarından bal damlar, insanın ağzından girip kulağından çıkarlar. Sevimli insanlardır.
R.T. Erdoğan ise tam tersi. Çünkü Başyüce! ‘Aldanmışız. Gerçekten safmışız’ diyor. Öyledir zaar... Tuttuğu, söylediği altın olan bir zat!” (Aydınlık, “Masal Masal Matitas”, 27.02.2014)

***

Ancak, ben seçim kampanyasında konuşan AKP Genel Başkanı için de “kasafancı”, “yalancı” dememeyi yeğlerim. Bay Genel Başkanı’nın “gerçekleri aksettirmediğini”, “gerçekdışı” konuştuğunu iddia edebilirim ancak. Bununla birlikte, 18 Kasım 2018 tarihli Sözcü gazetesinden R.T. Erdoğan’ın yaptığı konuşmadan iki alıntı aktarıyorum:
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başakşehir’de 5 millet bahçesinin açılış töreninde Gezi olayları ile ilgili açıklama yaptı. 100 günlük icraat programlarındaki bir maddenin daha hayata geçtiğini söyleyen Erdoğan, ‘Gezi olaylarını yapanlar, ülkenin hayrına her işin karşısına dikilenler gelip şu millet bahçesine baksınlar’ dedi. Beş millet bahçesinin toplam büyüklüğünün 1.5 milyon metrekareyi bulduğunu ifade eden Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: ‘Sadece bu projelerle İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarını yüzde 10 artırdık. Atatürk Havalimanı sahasındaki millet bahçemizi açtığımızda bu oran çok daha yükseklere çıkacaktır. Bahçemiz camiden kapalı otoparka, biyolojik göletten koku bahçelerine, etkinlik çadırından millet kıraathanesine kadar tüm ihtiyaçlara cevap verecek tesisleri barındıracak.’

***

Ancak, HES’lerin yok ettiği doğa, Üçüncü Tayyare Meydanı uğruna kesilen orman ağaçları, üzerlerine gökdelenler, AVM’ler dikilen tarla ve arsalar R.T.Erdoğan’la aynı kanıda değil. “Millet Bahçesi”nin adının telif hakkı CHP’ye aittir. Millet Bahçelerini 1950’lerden sonra kapattılar. Bir de neredeyse her kentte Örnek Bahçeler vardı, onlar da aynı zamanda yok edildi. Açtıkları dört Millet Bahçesi’nde tek bir ağaç yok. R.T.Erdoğan’ın söylediklerini tersine çevirin, cevabımı anlarsınız.

***

Diyanet’in düzenlediği bir programda Diyanet İşleri Başkanı’nın Kadir Mısıroğlu’nu ziyaretiyle ilgili olarak Erdoğan, “Diyanet İşleri Başkanlığının siyasi tartışmalarda kullanılmasını tasvip etmiyorum. Diyanet camiamızı üzecek, milletimizle Diyanet mensuplarının arasını açacak tartışmalar kimseye fayda sağlamaz” demiş.
AKP Genel Başkanı bu konuda taraf seçebilir, ancak Cumhurbaşkanı Cumhuriyetten yana olmak zorundadır. Ne var ki AKP Genel Başkanı olarak Fesli Kadir ve DİB Başkanı fesadını tercih ediyor. Hiç Cumhurbaşkanı olamıyor. Başyüce olarak da bir yerde “Gazi Mustafa Kemal’e hakaret ettirmeyiz” demiş. Doğrudur, hep Atatürk’e hakaret edi(li)yor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerli ve milli 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları