Ergenekon resmen çökerken geriye bakış...

03 Aralık 2018 Pazartesi

Bu köşenin kalemi yıllarca Ergenekon ve Balyoz davalarının içyüzünü deşifre etmek için yüzlerce yazı yazdı. 18 Ocak 2009 tarihli “Pentagon Demokratları!” başlıklı yazıyı torbadan çekip aldım... Bakın alınacak ne çok ders var herkes için.. Şüphesiz ki anlayana:

***

Turnusol kâğıdı gibiydi, Cumhuriyete cephe almış bir “aydın”ın Ergenekon’a ilişkin hukuk yorumu: Kanadoğlu değil mi ki Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 yorumunu yaptı; evine gelinmesini, hukuka saldırı diye nitelendiremem... Kanadoğlu bu ülkede “hukuk” nosyonunu ağır bir şekilde yaralamış biridir.
Bu “aydın”, “temel hak ve özgürlükler, barış, demokrasi, çoğulculuk alanlarında çalışmalar yapan bir sivil toplum kuruluşu” Helsinki Yurtaşlar Derneği’nin fiili liderliğini yaptı! Taaa oralardan bugün geldiği nokta, anayasa maddesi konusunda, kendisiyle derin bir “yorum farklılığı” gösteren bir hukukçuya yapılanları layık görmektir. Yani: “Demokrasilerde tek bir görüş ve yorum olabilir: O da benimkidir!”
Ergenekon, ABD’de 1950’lerin ünlü McCarthy cadı kazanıdır. Bu kazanı kaynatanlar AKP, Fethullah Hoca ve onlardan beslenen yazar ve aydın eskimişleri!
Artık kendi yandaşı hukukçuların bile, “böylesini görmedim” diye isyan ettiği ve pek çok kişinin sıfır delil ama bol fikirden suçlandığı bir iddianame; insanların 7-8 aydır iddianamesiz gözaltında tutulduğu, gözaltının bir tutukluluğa mahkûmiyete dönüştüğü bir dava... Sanki dava, başından, hukuken çökmek üzerine kuruldu!
Bir soytarının, ajan provokatörün, satın alındığı ve korunduğu belli bir rezilin, televizyonlarda saatlerce herkese çamur attırılarak konuşturulduğu bir şov!

***

Bu kepazeliğe yol açanların “bulduuuk” diye ortalığı velveleye verdikleri “gömülü” silahlar da, acaba ortaoyununun hangi parçası diye şüphe etmeye başlıyor insan! Öyle ya, yanılsama nedir, gerçek nedir, oyun nedir, tezgâh hangisidir.. bunları birbirinden ayıracak uluslararası savcı ve hâkimler heyetine ihtiyaç var! İtalyan savcı ve hâkimler, benim favorim!
Hukuksuzluğa, insan haklarını çiğnemeye, gizlilik gibi yasa hükümlerinin yok sayılmasına, siyasi şova, yandaş yazarlardan tık yok. Bazılarında “dikkatli olunmalı” gibi utangaç laflar! Ama polisin ne kadar teknik dürüst işkencesiz çalıştığına ilişkin de insanı utandıran (F-Tipi örgütlenmeye) övgüler!
Şimdi soralım:

***

1) “Ergenekon”daki baştan sona siyasi şov ve hukuksuzluklar, ülkemizde demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerinin daha da yerleşmesine, hukukun korunmasına ve gelişmesine mi hizmet ediyor?
2) Yoksa, bugün paçavraya çevirmek için binbir düzenbazlık tezgâhladığınız “karşı taraf”ta, ilk fırsatta sizleri üstelik “daha kötü” benzetmek için “yeni hukuksuzluklar birikimi”, “siyasal stres yüklemesi” mi yapıyorsunuz?
3) Dava bu hukuksuz biçimi ile Türkiye’yi daha da bölmüş, kutuplara ayırmıştır. Dışarıdan güdümlü ve iç yardakçılarla destekli “ulus devlet” düşmanlığı, “ulusal yarar”ı savunmanın büyük bir suç olarak sunulması, Türkiye’ye çözmektedir.. sanırım zaten istenen de böyle bir “Büyük Çözülme”dir...
4) Hele, önceki gün İlhan Selçuk’un yazdığı gibi, Türkiye’nin jeopolitikası ve “Avrasya seçeneği” üzerine yorum ve tartışmaların bile suç olarak nitelendirilerek, Ergenekon üzerinden “tasfiye” edilmeye başlandığının, bizzat Pentagon ve/ veya CIA ile ilişkili gazeteci ve bazı akademisyenlerce dile getirilmesi, olaya başka bir boyut daha katmıştır.
Üstelik bu tasfiyeye “Helsinki Yurttaşları” gibi demokrasi savunucularından alkış gelmesi, ülkemize dışarıdan ve içeriden ne tür bir demokrasinin dayatıldığının da kesin göstergeleri olarak davada yerini almıştır!
Ulus devlet mi? Ancak Amerikan ve Avrupa güdümünde!
Demokrasi ve insan hakları mı? Sadece ABD’nin öngördüğü biçim ve içerikte!
Kafalardaki şablonda milim değişme yok! Dünkü “askeri dayatma” ve Türkiye’ye uygun “don biçme” politikası, bugün “militarizm karşıtı” aydın kılığında karşımıza çıkıyor!
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları