Olaylar Ve Görüşler

Hakk devleti mi Halk devleti mi?

11 Aralık 2018 Salı

Yaşamını dün kaybeden değerli hocamız Bozkurt Güvenç’in ‘Olaylar ve Görüşler’ sayfasına gönderdiği son yazısını saygıyla yayımlıyoruz...

Cumhuriyetimizin 95. kuruluş yıldönümünü İstanbul’da kutlamaya karar veren AKP Genel Başkanı, 3. havalimanını Cumhuriyetin önüne almak istemişti.. Ancak güçlü tepkiler karşısında, Atatürk Havalimanı adını İstanbul Havalimanı olarak değiştirmeye razı oldu

Cumhuriyetimizin 95. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlandığımız hafta içinde sonuçsuz bir ‘İstiklal Marşı ve Öğrenci Andı’ tartışması yaşandı. Danıştay’ın, Öğrenci Andı’nı 2013 yılında iptal edilmesi kararına yargı yolunu açması üzerine; Sayın Cumhurbaşkanı beklemediği anlaşılan bu karara sert bir tepki gösterdi: ‘Sorunlarımızı çözmek ve milli birliği korumak için her gün Öğrenci Andı okumaya gerek yoktu. Yürürlükteki İstiklâl Marşı yeterliydi.’ Muhalefetin Türkçü ve Atatürkçü yazarları, Saray’ın bu tepkisine seyirci kalmadı.
Cumhuriyet’in 10. kuruluş yıldönümünde, Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in kaleme aldığı Öğrenci Andı’nı Cumhurbaşkanı RTE’ye karşı topluca savunmaya başladılar. İki metni, yan yana koyup okumak, tartışmayı daha iyi anlatmaya yardımcı olabilir...

İstiklal Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, benim milletimindir ancak.

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celal!
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin İstiklal.

Öğrenci Andı
Türküm doğruyum çalışkanım.
Yasam, küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak, yurdumu,
milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’
Sorun, İstiklal Marşı’nın son dizesindeki Hak ve Hakk’a (Allah’a) tapan milletime karşılık; ‘Türk varlığı’ ile başlayan Öğrenci Andı’nın ‘Türk varlığı’na armağan edilmesi’ gibi görünüyor. Hakk yerine Türk!

Cumhuriyetçi tepkiler
Ali Sirmen, Cumhuriyet’ teki ‘Ümmet geldi cihane, And bahane!’; Özdemir İnce de, ‘Andımız Dr. Reşit Galip’ konulu yazılarında, öğrencinin varlığını Türk varlığına armağan edişi üzerinde durdular. Deniz Yıldırım, “Andımız ve Cumhuriyetçi Tutum” konulu köşe yazsında (27 Ekim), tepkinin, 1943 tarihli And metnindeki, “Ey büyük Atatürk, açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğiz” ekindeki Atatürk’e gösterildiğini vurguladı. Hak ve Hakk’a yani Allah’a tapan millete karşılık, Türk varlığı ve Atatürk, milleti ikiye bölebilirdi. Gerçi Osmanlı’da milletler vardı ama Türk milleti yoktu: Müslümanlar tek bir ümmet sayılıyordu. Öğrenci Andı’nda Türk varlığına yer verildiğine göre, öteki milletleri de saymak gerekmez miydi? Bu soru, Bekir Bozdağ, Kürt asıllı olduğu halde, iyi şeyler yapıyor polemiğine de yol açtı. Milli birliği koruyalım derken, Türk milleti yeniden bölünmüş oluyordu.
Yürürlükteki anayasayı tanımayan Cumhurbaşkanı RTE, “Ben sandıktan güvenoyu aldım, hiç kimse veya güç beni durduramaz” çıkışında kararlı görünüyor. Sandık kuşkusuz gerekliydi ama acaba yeterli miydi?

Cumhuriyet bir kadın devrimidir
Sosyolog Alain Touraine, ‘Demokrasi Nedir?’ kitabında (2000), çok nadir olmakla birlikte, demokrasiyi, “ötekileştirmeyen toplum”, ideal olarak yorumluyor. Yazar Yılmaz Özdil’in son Mustafa Kemal Atatürk eserini tanıtan Uğur Dündar, Hayrabolu’daki Halk Arenası’nda (26 Ekim), üç güçlü Cumhuriyet kadınının ‘eşit yurttaşlık, özgürlük, ve hak görüşlerine yer verdi. Selin Sayek Böke, Mine Kırıkkanat ve Ayşenur Arslan, ‘Kadınları erken yaşlarda erkeklerden ayırıp kafes arkasına kapatmakla çağdaş olamayız; Gelin, ülkeyi birlikte ayağa kaldıralım’ görüşünü savundular. Ayşenur Aslan’ın ‘Cumhuriyet, bir kadın devrimidir’ özeti, bu yılki programların en güçlü manifestosu oldu sanırım. Çünkü kadın hem doğuruyor hem eğitiyor; çocuğuna ve yurttaşına hayat boyu değişmeyen bir temel kişilik ve dünya görüşü kazandırıyordu.
Tartışma şimdilik kapanmış gibi görünüyorsa da, yazımın sonunda bir boşluk hissediyorum.

Türkiye nereye?
Cumhuriyetimizin 95. kuruluş yıldönümünü İstanbul’da kutlamaya karar veren AKP Genel Başkanı, 3. Havalimanını Cumhuriyetin önüne almak istemişti.. Ancak güçlü tepkiler karşısında, Atatürk Havalimanı adını İstanbul Havalimanı olarak değiştirmeye razı oldu.
İdam yerine ömür boyu hapis cezası gibi. Siyasal hedefi, demokratik Cumhuriyeti koruyup yüceltmek mi; yoksa federal bir yapıya dönüştürmek mi? Yerel seçimlerde toplumun veya ümmetin vereceği hayati karar budur: Hakk devleti mi yoksa Halk devleti mi?  

BOZKURT GÜVENÇ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları