Gülengül Altınsay

Yerlerdeyiz

13 Aralık 2018 Perşembe

Şampiyonlar Ligi’nde Liverpool- Napoli maçı bizim için çok iyi bir örnek olabilirdi eğer o son 5 dakika olmasaydı. Liverpool’a 1-0 yetiyordu ama gol yemeleri halinde 2 gol daha fazla atmaları gerekiyordu ki gruptan çıkabilsinler. Liverpool oyuna çok etkili başladı ve golü de erken buldu.
İşte asıl mesele bundan sonra başlıyordu. Liverpool hani bizim ‘skor koruma’ yöntemimiz olan ‘temkinli’ futbol anlayışına bürünüp atağı değil daha çok karşılamayı mı düşünecekti yoksa bildiği oyunu oynayıp topa sahip çıkıp 2. golü mü kovalayacaktı?
Klopp’un Liverpool’u 1-0’dan sonra istifini hiç bozmadı ve rakip alanda oynadı oyununu. Tabi bu arada dönen topların, kontraların önlemini de alarak.
Liverpool 2. golü bulamadı çünkü Napoli kalecisi Ospina 15 şutu, 11 tehlikeli ortayı, 3 karşı karıya pozisyonu engelledi.
Buraya kadar her şey futbolun doğrularına uygun şekilde işledi. Ve ben de “İşte skor korumak bu” derken maçın bitimine bir kaç dakika kala birden telaşlanan Liverpool’lu oyuncular son dakikaları geçiştirmek için topu şişirmeye başladılar. Ve o toplar da rakibe gidince 90+1’de maçın en kritik pozisyonu çıktı ortaya. Kaleci Alisson karşı karşıya kaldığı o net pozisyonu kurtarmasa her şey o an bitecekti Liverpool için.
Böylece bir kez daha gördük ki benim kalemden uzaklaşsın diye şişirilen toplar kendi takımına değil rakibe yarıyor. Hem top kaybediyor rakibi oynatıyorsunuz hem de korkunuzu açık ediyorsunuz.

Bizimkiler
Aynı akşam Galatasaray’ın da Porto’yla maçı vardı. Cimbom bu sezonun kendine göre en iyi oyununu oynamasına rağmen yenildi. Ama grubun diğer maçında Schalke’nin L.Moskova’yı yenmesiyle 4 puanla da olsa Avrupa Ligi’nde devam hakkı aldı. Fenerbahçe de gruptan çıkmayı başardı ama zayıf bir grupta ve güç bela. Grup birincisi Dinamo Zagreb karşısında iki maçta da ezilerek.
Geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi grubundan namağlup 1. olarak çıkan Beşiktaş ise seri başı olarak girdiği gruptan çıkabilmek için bu akşam Malmö maçını bekliyor.

Vay, vay, vay…
Milli takım da farklı olamazdı bu tabloda. Olası en yetenekli oyuncularla kurulmasına rağmen, çok çabalamalarına rağmen futbolu bir üste seviyeye taşıyamıyorlar.
Çünkü bizde futbol feci düşüşte.
Bakınız Süper Lig’de ‘büyük’ dediğimiz takımların haline. Büyük küçük arasında hiç fark kalmadı artık. Ön elemede Burnley gibi bir takıma elenen Başakşehir bu yüzden rakipsiz, engelsiz, rahat rahat ilerliyor. Oyunu hiç zevk vermese de, pusu futboluyla puanları topluyor. Rakibi bekle, zayıf noktasını yakala ve vur. Bu futbol anlayışı futbol zevkimi hiç tatmin etmiyor.
Kısacası en az gerileyen şampiyon olacak.

Var’mış yok’muş
Ne yapalım biz de şu sıralar düşme hattına düşen Fenerbahçe’yi ve bir de VAR’ın bir varmış bir yokmuş kararlarını tartışıp oyalanıyoruz.
Aslında Ali Koç çok köklü değişimler için o göreve talip oldu. Başarılı olması belki de Türkiye’de futbolun işleyişini değiştirecekti ama öylesine iç içe geçmiş öylesine karmaşık öylesine kirlenmiş bir ortam var ki işi zaten çok zordu. Doğru yapıya yanlış adam seçilince arka arkaya kötü sonuçlar geldi… İdeallerle hayatın gerçekleri karşı karşıya şimdi.
VAR’a gelince: VAR tartışmaları futbolun üzerini ne de güzel örtüverdi… Biz VAR’ı futbolun ruhuna uygun mu değil mi diye tartışamıyoruz bile. Oraları çoktan geçtik biz. Derdimiz VAR’ın her takıma eşit koşullarda uygulanması sadece. O da bizim gibi kişisel güç gösterilerinin kutsandığı, güçlünün hep haklı da olduğu bir ortamda imkansız gibi…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları