Olaylar Ve Görüşler

Mimarlıklar ülkesi Türkiye’nin bugünü

15 Aralık 2018 Cumartesi

Bugün bizde mimarlık okulu enflasyonu var. YÖK sistemi içinde mimarlık bölümü sayısı 127 olmuş. Fransa’da bu sayı yalnızca 22, ABD’de ve AB ülkelerinde mimarlık eğitimi 5 yıl, bizde ise 4 yıl.

Son zamanlarda giderek yaygınlaşan şöyle bir söylem var : “Türkiye’de mimarlık var mı ki?”
Öncelikle şunu belirtelim: Türkiye bir mimarlıklar ülkesidir. 13 bin yıllık Göbeklitepe, 9 bin yıllık Çatalhöyük, adı bilinen 42 uygarlık ve 3000 antik kent ve Dünyanın Yedi Harikası’ndan ikisi: Efes Artemis Tapınağı ve Bodrum Halikarnas Mozolesi. Emsalsiz bir birikimdir bu.
Bu topraklardaki uygarlık mirasına bakarak da çeşitli dönemlerde yaşamış toplulukların yaşam düzeyleri, yaşam biçimleri konusunda bilgi sahibi oluruz.

Cumhuriyet dönemi
Bu topraklarda, mevcut bütün yapıtlar miras olarak bize emanettir; o emaneti din, dil, ırk farkı gözetmeksizin korumamız insanlık borcudur. Kısacası, bütün bu antik kalıntılar da, Doğu Roma ve Bizans’tan kalanlar da, Selçuklu, Osmanlı eserleri de bizimdir ve bizim korumamız altındadır. Doğal ki Cumhuriyet dönemi eserleri de... Burada bir parantez açıp şu noktayı ekleyelim: Bir mimarlık yapıtının korunması için onun ille de tarihî olması gerekmez; mimarî değere sahip olması yeterlidir; tıpkı bütün sanat yapıtlarında olduğu gibi... Son zamanlarda Cumhuriyet döneminin birçok değerli yapıtı tarihî olmadıkları gerekçesiyle yıkılmıştır.
Koruma alanında başka bir sıkıntıyı da, restorasyon adı altında bilgisizce, keyfî şekilde yapılan uygulamalar oluşturuyor.
Gelelim bugüne... Mimarlık bir yörenin en önemli kültürel göstergesidir. Fransa’nın Mimarlık Yasası “Mimarlık uygarlığın bir ifadesidir” diye başlar. Ünlü İngiliz devlet adamı W. Churchill’in “Biz binalarımızı biçimlendiririz, sonra da onlar bizi” deyişini rahatça kentler boyutuna taşımak yanlış olmaz: “Biz kentlerimizi biçimlendiririz; kentlerimiz de bizi.” Kentlerimizin bugünkü durumu, toplumun bugünkü halini yansıtmaktadır. Bugün ülkemizde mimarlık sıkıntıda. Sıkıntının kökeninde toplumsal ve siyasal nedenler var. İyi mimarlık için önce iyi kentsel planlama ve kentsel tasarım gerekir. Günümüz Türkiye’sinde bu uzmanlık dalları göz ardı edilmekte ve kararlar, merkezî yönetim, yerel yönetimler ve yetkilendirilmiş çok sayıdaki devlet kurumunca verilmektedir. Kısacası, planlamada bir yetki karmaşası söz konusu.
Tutarlı bilimsel planlama ve kentsel tasarım yokluğu, kentin çarpık şekilde gelişmesine, kentsel kimlik ve ölçek kaybına neden olmaktadır. Kentsel dönüşüm süreci de verilen aşırı yükseklik ve yoğun yapılaşma haklarıyla kentlere zarar vermiştir. Kentsel plansızlık ortamında iyi mimarlık beklemek fazla iyimserlik olur.

Mimarlık okulu enflasyonu
Genel plansızlığın önemli sonuçlarından biri de birçok kentteki nüfus patlamasıdır. Örneğin bugün İstanbul’un, dünya yaşanabilir kentler listesinde son sıralara düşmesinin ana nedeni aşırı nüfusudur. İyi mimari örnekler bu plansızlık kargaşası içinde görünmez hale geliyor.
Son zamanlarda bir başka etmen de, kamu kesiminin başı çektiği “Selçuklu-Osmanlı tarzı mimarlık” türünden, diriltmeci mimarî üslup dayatmalarıdır. Bu tür yaklaşımlar, tarihte de birçok ülkede, özellikle siyasal bunalım dönemlerinde görülmüş, hepsi de başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Mimarlık, bugünün ihtiyaçlarına bugünün olanaklarından yararlanarak eserler vermeli ve yarına miras olarak bugünün eserlerini bırakmalıdır.
Ülke mimarlığının önündeki öteki engelleri şöyle özetleyebiliriz:
Bugün bizde mimarlık okulu enflasyonu var. YÖK sistemi içinde mimarlık bölümü sayısı 127 olmuş. Fransa’da bu sayı yalnızca 22. ABD’de ve AB ülkelerinde mimarlık eğitimi 5 yıldır, bizde ise 4 yıl. Bizde 4 yıllık eğitimi tamamlayanlar bütün meslekî yetkilerle donatılmış olarak mimarlık yapabiliyorlar. Öteki ülkelerde 5 yılın sonrasında ayrıca, zorunlu stajlar ve yetkinlik sınavları söz konusu. Kısaca, bizde eğitimin nitelik ve süresi dünya standartlarının altında.
Kamu kesiminde mimarlara iş verme süreci de son yıllarda başkalaştı. Önce müteahhit belirleniyor, mimarı ise müteahhit kendi anlayış ve ölçütlerine göre seçiyor. Önemli yatırımlar için düzenlenen mimari yarışmalar da artık unutulmuş gibi.
AB kabulüne göre mimarlık, tıp ve hukuk insana yönelik üç meslek dalıdır. AB üyesi ülkelerde mimarlık yasaları ya da Mimarlık Politikaları var. Türkiye’de mimarlığın düzene kavuşması için ciddi bir Mimarlık Politikası metninin meslek kuruluşları ile birlikte hazırlanıp yürürlüğe konması gerekiyor.

Doğan Hasol
Dr. Y. Müh. (Mimar)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları