Mutsuz Ülke, Umutlu Yolculuk

12 Eylül 2014 Cuma

Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Yıldız’ın bu onurlu göreve 13 yıl sonra veda etmesinin ardından toplanan Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu, nöbeti bugünden itibaren benim devralmamı uygun gördü.
Dün sabah vakıf başkanımız ve gazetemizin İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç’in odasına girdiğimde beni elinde “Cumhuriyet Vakfı Resmi Senedi” ile karşıladı. “Cumhuriyet Ailesi’ni bağlayan anayasa işte budur” dedi. Vakıf Senedimizin “Başlangıç” bölümünü aktarmak isterim:
“Cumhuriyet gazetesi, amacını toplum yaşamına katıldığı 7 Mayıs 1924’te yayımladığı ilk sayısında kurucusu Yunus Nadi’nin kalemiyle belirlemiştir:
Cumhuriyet ne hükümet, ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet yalnız Cumhuriyet’in, bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkmaya çalışan her kuvvete karşı mücadele edecektir. Ülkemizde her anlamıyla gerçek bir demokrasi kurulması için bütün varlığı ile çalışacaktır. Cumhuriyet Atatürk devrim ve ilkelerinin açtığı Aydınlanma yolunda, aklın bağnazlıktan, bilimin dinden bağımsızlaşması, laiklik ilkesinin toplumca benimsenmesi için çaba gösterecektir. İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Bildirgesi’ni, demokrasinin evrensel anayasası olarak benimseyen Cumhuriyet amaçlarına ancak Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü kapsamında ulaşılacağını temel ilke sayar.”

***

Türkiye, uzun zamandır büyük bir sarsılma, kamplaşma, kutuplaşma, hatta varlık yokluk tartışması içinde. Sadece dar anlamda hükümet uygulamaları ya da Meclis’ten geçen yasalar nedeniyle değil, hayatın her alanında bireyleri cendere altına alan çok büyük sıkıntılarla karşı karşıyayız.
Gezi Direnişi ya da 17 Aralık süreci bile Türkiye’nin bu sıkıntılı gündemi açısından artık eski tarihler oldu. Türkiye’yi boğan olaylara tanıklık için birkaç gün bile geriye gitmeye gerek yok. Her gün insanların başına, bu ülkeden mutsuz olmaları için yetecek miktarda, bela, “kaza” denilen katliam, insan yerine konulmamaktan kaynaklanan işkence, haksızlık, hukuksuzluk geliyor ki... Hem de bir değil, onlarcası bir arada.
Tamamı bu ülkenin emeği ve birikimiyle oluşturulan değerlerin hakkının verilmediği, hatta kolayca yok edildiği günlerden geçiyoruz. Sanayiden tarıma, işçi haklarından sanata, kültüre, tarihe, medeniyete kadar yerine konulması, ancak yılları alabilecek ulusal zenginliklerimiz ve imkânlarımız çok ucuza harcanıyor.
Medya da bu gidişten fazlasıyla payını almış durumda. Üzülerek yazdığımız bu karamsar tablo içinde, bu ülkenin belki de titiz ellerde olduğu için yok edilemeyen istisnai değerlerinden olan Cumhuriyet’te sorumluluğu çok ağır bir görevi devralıyorum.
Bu sıkıntılı Türkiye tablosu içinde Cumhuriyet, en büyük umut kaynaklarından biri. Bu umutlu yolculukta var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları