Korku ve öfke umuda karşı...

26 Aralık 2018 Çarşamba

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen hakkında açılan acil soruşturma bir süredir endişesini taşıdığımız yerel seçimde iktidarın, “gücünü korumak için her şeyi yapma” stratejisinin bir parçası görünüyor.
Seçimlerde seçmeni sandığa yönlendirmek için üç temel duygu kullanılır:
Umut, korku, öfke...
Demokrasinin rayında gitmesi için arzu edilen umudun yükselmesidir, umudun yarışmasıdır. Hangi parti topluma daha iyi umut veriyorsa onun kazanmasıdır.
Siyaseti tarif eden sözlerden biri şudur:
Umut üretme sanatı.
İnsanlar, gerçeklerden çok geleceğe ilişkin hayallere dayalı oy verirler. Gerek ülkemizde gerekse dünyada seçim sloganlarına bakıldığında çoğunlukla geleceğe ilişkin umutlar vardır.
Umut üretilemezse?

***

AKP’nin umut üretme gücü kalmadı. Türkiye’ye vereceği bir şeyi de kalmadı. Artık tek hedefi var:
İktidar gücünü korumak.
Bunu da yukarıda sıraladığımız üç duygudan ikisini; korku ve öfkeyi güçlendirerek yapmaya çalışıyor.
Arada attığı olumlu adımlar da Nasreddin Hoca misali eşeğini kaybettirip buldurmaya yönelik.
Elektriğe ve doğalgaza onca zammı bindirdikten sonra, yüzde 10 indirmek...
Köprü geçişlerinde binlerce liralık cezayı yükledikten sonra, seçimlere üç ay kala affedeceğini ilan etmek...
Kırsal kesimde 2019 yılından itibaren su faturalarının kentlerdeki gibi düzenleneceği yasaya bağlandıktan sonra, 2018 sonunda bunu iki yıl daha ertelemek...
Hepsi bozduktan, halka kötüyü gösterdikten sonra küçük bir nefes almasını sağlayıp şükrettirmeye dönük.
Yukarıda sıraladıklarımız endişe gidermeye, bir nebze rahatlatmaya yönelik. Asıl kaygı verici olan korku ve öfke yaratma araçları...
Yanılmayı yürekten diliyoruz; süreç, 7 Haziran-1 Kasım 2015 dilimini andırıyor!
Korkunun gözleri o kadar çoktur ki, insanın içine girdi mi her şeyi korku olarak algılar...
Öfkenin kabarma gücü o kadar yüksektir ki; bir kıvılcım alev topuna dönüşür...

***

Geçen gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile genel merkezdeki görüşmemiz sırasında konu doğal olarak iktidarın “seçimi kazanma yöntemlerine” geldi. Kemal Bey, yukarıda anımsattığımız yakın geçmiş olaylarının ışığında sürecin ayırdında. AKP’de bir erime olduğu, çözülen oyların bir bölümünün MHP’ye kaydığı, bir bölümünün yön aradığı, onun önüne gelen araştırmalarda da görülüyor.
16 Nisan referandumunun ortaya çıkardığı birleşimin yeniden oluşabileceği görüşünde. Öncelikli hedef elbet CHP’nin güçlenmesi... Bunun yanında AKP’nin iktidar gücünü dengeleyecek bir sonucu da CHP’nin başarı hanesine yazıyor.
Metin Akpınar, Müjdat Gezen olayı CHP’nin topluma karşı sorumluluğunun ne kadar büyük olduğunu bir kez daha gösterdi. Korkuyu dağıtmak, öfkeyi söndürmek CHP’yi büyütür.
Akpınar ve Gezen’in hiçbir şey yapmalarına gerek yok. Sadece yaşadıklarını, yaptıkları konuşmalardan çıkarılan anlamları ve üretilen suçları anlatsalar içinde bulunduğumuz durumu özetlemeye yeter...
Umut, korku ve öfkeden daha güçlüdür.
Bütün mesele onu yeşertmekte...
Yeşertmek için de yönümüzü korku ve öfkeye değil, umuda çevirmeliyiz...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Seçimden sonra! 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları