Bir küresel silah: Geçmişe özlem

28 Aralık 2018 Cuma

Garip bir çelişki değil mi, bir yandan bilim ve teknolojide bu kadar büyük gelişmeler yaşanırken bir yandan da geçmişe duyulan özlemin artıyor olması.
Evet, artık insan ömrü çok daha uzun, birçok hastalığın tedavisi yapılabiliyor. Bilgiye ulaşım ve farkındalık daha önce hiç olmadığı kadar yüksek. Kitlelerin eğitime erişimi de.. Öte yandan yeni teknolojiler, özellikle de yapay zekânın hemen hemen her işkoluna girmesi çalışma barışını sekteye uğratıyor, işsizliği derinleştiriyor; devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi değiştiriyor. Sadece bu kadar mı?
200 yıl sonra güç yön değiştiriyor: Batıdan doğuya daha doğrusu Çin’e kayıyor. Gezegenimiz kendi tarihinde hiç olmadığı kadar hızla yaşlanıyor, iklimi, doğası değişiyor. Bunun toplumlar üzerindeki etkileri belirginleşiyor. Savaşlar, çatışmalar, baskılar, daha refah bir yaşam arayışı insanları göç etmeye yöneltiyor...
Böyle dönemlerde insanların geçmişe özlem duymaları, ona sarılmaları bir nevi kendi içlerini rahatlatma çabası. Psikoloji bilimi “geçmişe özlem” duymayı “daha fazla değişikliğe karşı bir tampon oluşturma çabası” olarak da tanımlıyor. Tabii burada kastedilen “eski dönemlerdeki günlere geri dönmek değil”, toplumun büyük kesimlerinin gerisinde kaldığını hissettiği hızlı bir sosyo-politik değişim sürecini durdurma arzusu.
Ancak hemen her alanda olduğu gibi, “geçmişe duyulan özlem” de ne yazık ki günümüz politikacılarının elinde tehlikeli bir silaha dönüşmeye başladı.
Nasıl mı?
İngilizlerin önemli bir kısmı, Brexit ile eski, dinamik büyük İngiltere’lerine yeniden kavuşacaklarına inanıyorlar. Yolsuzluk ve durgunluk kıskacındaki Brezilyalılar 30 yıl öncesinin askeri diktatörlüğünü anımsatan sözler sarf eden aşırı sağcı bir lideri seçiyorlar. Trump Amerika’yı “Yeniden Büyük Amerika yapma” vaadi ile işbaşına geliyor.
Birilerinin ilerlemeci fikirlerine karşılık, siyasetçilerin “kontrolü elde tutma amacı” ile ortaya sürdükleri bir piyon “geçmişe özlem”.. Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) en büyük desteği eski Doğu Almanya cenahından alıyor.
Fransa’da Sarı Yeleklilerin haklı taleplerle başlattıkları eylemler, aşırı sağ ve radikal partilerin provokasyonları ile lüks dükkânların yağmasına ve hükümetin uzlaşı taleplerinin reddedilmesine evriliyor. Hindistan’da Hindu milliyetçilik yükselişe geçiyor ve Müslümanlara karşı şiddet olaylarında artış yaşanıyor.
 
Doğru yolu nasıl bulacağız?
Tüm bunlar insanların son derece masum “geçmişe özlem” duygularını tehlikeli amaçlara açık hale getiriyor.
Geçmişe duyulan özlemi” çağdaş bir siyasi veya kültürel güç olarak anlamak neden önemli?
Önemli çünkü göç, yoksulluk, artan eşitsizlik gibi konulara ana akım politikalar çözüm bulmakta yetersiz kalıyor. Son birkaç yüzyıldır dünyayı yönetmekte kullanılan yol artık açmazda. Yeni ve doğru yolu bulabilmek için önce sorunu doğru tanımlamak gerekiyor. Tüm bunların kamuoyunun önünde açık şekilde konuşulmasının zamanı geldi de geçiyor bile. Ama henüz bir çözüm yolu oluşturulmadığı için iktidarlar tarafından halının altına itilerek, bir anlamda devekuşu gibi kafalar kuma gömülüyor.
Önemli çünkü “popülizmin tehlikelerini” geçmiş yıllarda bu dünya gördü, yaşadı; insanlık bunun için büyük bedeller ödedi.O yüzden tarihin tozlu sayfalarındaki hataları tekrarlamamak, önyargılardan arınmış bir yol seçebilmek gerekiyor. “Sen kimsin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun?” söylemi ile değil.
Geçmişe özlem” yerine “geçmişten ders alarak geleceği doğru inşa etmek” üzerine...
2018’in son yazısında, hepimizi, tüm dünyayı tehdit eden bu soruna dikkat çekmek istedim.
Barışı, umudu, aydınlığı çoğaltabileceğimiz bir yeni yıl dileği ile... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları