Olaylar Ve Görüşler

Mescitli okullar

31 Aralık 2018 Pazartesi

İnsan Vakfı adlı bir vakıf, Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı anlaşmaya göre “Mescitsiz Okul Kalmasın” kampanyası başlatmış. Daha doğrusu 2016 yılından beri vakfın zaten okullarda yürüttüğü bu projeye bakanlık yeni onay vermiş.
Sözcü gazetesinin “Her Okulda Mescit Açılacak” haberinde, Vakfın Genel Sekreteri’nin açıklaması var: “Mescitli olan okullarda din dersleri de mescitte ve minder üzerinde verilebilecek.” Aynı haberden öğrendiğimize göre valiliklere yazı gitmiş, afişler basılıp duyurular yapılmış. (Ali Ekber Ertürk, 8.12 2018)
Geçen yıl da Milli Eğitim Bakanlığı, 24.6.2017 tarihli yönetmelik değişikliğinde yeni okul yapımında mescit zorunluluğu getirmişti.
Böylece eski ve yeni okullar giderek mescide kavuşacak demektir.

AİHM’nin kararı
Okulların birçoğunda ikili öğretim (sabahçı-öğleci) yapılıyormuş, birleştirilmiş sınıflar varmış, kitaplıkları, laboratuvarları, spor salonları, ders araç ve gereçleri, hizmetlisi, odunu, kömürü yokmuş; AİHM, din kültürü ve ahlak derslerinin böyle okutulamayacağına karar vermiş, kimin umurunda. Mescit olsun yeter.
Yine aynı gün, 8.12.2018 tarihli Cumhuriyet’te insanı düşündüren, kaygılandıran bir haber: “Çocuklara ve laikliğe saldırı” başlığıyla verilen habere göre Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Kuran’la birlikte olmayan çocukların şeytani insanlarla beraber olacağını” buyurmuş!
Bütün okullar mescitli, bütün çocuklar Kuran’lı olunca eğitimdeki sorunlar çözülür, nitelik yükselir mi? Lise, üniversite giriş sınavları, PISA, OECD değerlendirme sonuçları değişir mi? Nerde?
Eğer eğitimin dinselleştirmesi niteliği artırsa, sorunları çözseydi, 16 yıldır bu belli olurdu. Tam tersine AKP’nin iktidarda olduğu bu süre içinde sorunlar çözülmediği gibi, tam tersine bilimden, akıldan, deneyden, sorgulamadan, eleştiriden uzaklaşıldıkça eğitimde nitelik düştü, sorunlar arttı.

Yasalara aykırı
Anayasanın 42. maddesi eğitim ve öğretimin “çağdaş bilim esaslarına göre” yapılmasını, 174. maddesi devrim yasalarının başında “Öğretim Birliği”nin korunmasını öngörüyor.
Ayrıca 1739 Sayılı Milli Eğitim Kanunu 2. maddesi “hür ve bilimsel” eğitimden, 12. maddesi “laik eğitimden” söz ediyor.
27 Ocak 1995’te devlet olarak kabul ettiğimiz Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre devlet çocuğun kişiliğinin bilimsel eğitiminden ve gelişiminden sorumludur.
Bu sözleşmeye, yasalara aykırı uygulamadır bunlar.

Laik ve bilimsel eğitim
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, atandığı zaman kimi çevrelerde bir şeyler yapabilir umudu yaratmıştı. Ancak bu umutlar giderek yok olmaktadır. Geçen sürede bırakın olumlu adımları, laik eğitime ve öğretim birliğine aykırı olarak dinsel vakıflarla işbirliği sürüyor. Yargının olumsuz kararına karşın Ensar Vakfı bakanlık organlarından onay alarak “Namaza Diriliş” adıyla seminerler düzenliyor. (Ozan Çepni, Cumhuriyet, 8.12.2018)
Eğitim, bilimsel iklimde verilirse amacına ulaşır. Okul-cami birbirinden ayrılmalıdır. Okullar, oyun bahçesiyle, laboratuvarları, kitaplıkları, her türlü sanat etkinlikleriyle okul olur.
Çocuklarımızı sağlıklı, özgür insanlar olarak yetiştireceksek Cumhuriyetin laik ve bilimsel eğimine daha fazla kıymayalım. Okulları medreselere çevirmeyelim.  

MUSTAFA GAZALCI
Eğitimci, 16., 22. Dönem Mv.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları