IŞİD

13 Eylül 2014 Cumartesi

İslamiyetin en büyük düşmanlarının başına bugün hiç tereddüt etmeden IŞİD’i koyabiliriz. Öfke temelli radikalizmi kanlı bir cihat zihniyetine dönüştüren, bu uğurda hiç ara vermeden korkunç cinayetler işleyen IŞİD ile ilgili en tehlikeli gerçek de örgütün Türkiye de dahil dünyanın her tarafındaki Müslümanlardan kendine destekçi bulabilmesidir. Özelikle ülkemizde örgütün çok ciddi bir sempatizan topluluğu var. IŞİD’e karşı düzenlenecek operasyon için Türkiye’den fiili destek bekleyen ABD’ye verilecek cevap, söz konusu memlekette uyuyan IŞİD hücreleri, ısrarla sürdürülen tehlikeli, mezhepçi zihniyetle birlikte örgütün elinde bulunan 46 rehine engeline takılıyor. Tabii bir de IŞİD’e karşı savaşmak için Türkiye’den silah isteyen PKK ve Türkiye bu talebe olumsuz yanıt verse bile onu desteklemeye hazır gibi görünen ABD sorunu var. Özetle Türkiye’nin dış derdi bugünlerde boyundan aşkın. Havada endişe bulutları ve yoğun bir bela kokusu var…

Çarşı, herkes şaştı kaldı
Hayallerin gerçek olduğu, olmazların oldurulduğu ülkemiz yine bir ilke imzasını atıyor. Bir futbol takımına ait taraftar grubunu, dünyada bir ilk olarak, silahlı terör örgütü olmakla suçluyor, haklarında hükümete karşı darbe girişiminden dava açıyor. Üstelik bunu, her fırsatta halkın, mazlumun, ezilmişin, haklının yanında sesini yükselten, insanına, toplumuna, doğasına, özgürlüklerine, tarihine, Cumhuriyetine, değerlerine sahip çıkan çArşı gibi bir gruba yapıyor, yapabiliyor.

Meclis’e düşen Torba Yasa…
Meclis nihayet yeni torba yasayı da onayladı. Böylece bir kez daha birbiriyle hiçbir ilgi, alakası olmayan bir dolu madde tek seferde yasalaşmış oldu. Madencilere tanınan geç kalınmış bazı hakların yanına, zaten düşe kalka ilerleyen internet özgürlüğüne bir darbe daha vuran, TİB’in (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) yetkilerini genişleten, bu kuruma, mahkeme kararına ihtiyaç duyulmaksızın canının istediği gibi erişimi engelleme hakkı veren yetki de eklendi. Çeşitli borçların yeniden yapılandırılmasının yanına mera, yaylak gibi yerlerin kamu yatırımı (!) yapılması için imara açılması, CHP yönetimindeki Ataşehir Belediyesi’ne bağlı bazı bölgelerin AKP yönetimindeki Ümraniye Belediyesi’ne aktarılması gibi rant kokulu maddeler de eklendi. Bu sırada, TOKİ’nin, TÜRGEV’in ve Bilal Erdoğan’ın isimlerinin de karıştığı kupon arazi entrikalarına da şahit olduk. Böylece akla karanın tek torbaya sığdırıldığı paket, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk onayını saatler içinde, jet hızıyla alıp yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderildi.

Torunlar’da düşen asansör…
Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen Stadı’nın yıkılmasının ardından ortaya çıkan “çok rantlı” araziyi kapan Torunlar Gayrimenkul’e ait inşaatı devam eden binada 32. kattan zemine çakılan asansörün içinde 10 işçimiz feci şekilde hayatını kaybetti geçen hafta. Kaza mıydı? Çöken asansörle birlikte ülkemizde çökmüş durumdaki iş güvenliği sistemleri ve çökmüş denetim mekanizmaları bir kez daha gözler önüne serildi.
Mimar ve mühendis odalarının, il, ilçe, büyükşehir belediyelerinin denetim yetkilerinin, onay haklarının ellerinden alınması ve bu işlerin TOKİ üzerinden gördürülmesiyle birlikte yaşanan ihmaller, tedbirsizlikler, eksiklikler zincirinden doğan bu cinayet, söz konusu inşaatların bir numaralı sorumlusu tarafından, “sektörel vaka” olarak dile getirebildi. Dilden dökülen “sorumlulardan hesap sorulacak” mavralarının aksine, gerçek suçluların bu cinayetten de kolaylıkla sıyrılacağına yönelik öngörülerimiz ciğerlerimizi yakmakta, bir kez daha. Zira daha iki gün önce Soma için yaşandı aynı şey.

Soma’da düşen soruşturma…
Geçen Mayıs ayında 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma faciasında, madeni denetlemekle görevli müfettişler hakkında soruşturma açılmasına, bir başka deyişle ihmallerin, tedbirsizliklerin, usulsüzlüklerin, eksikliklerin, denetimsizliklerin ortaya çıkmasına izin verilmedi. Çünkü biliyoruz ki burası, her yıl iş kazalarına 1000’in üzerinde canın feda edildiği ve en büyük sorumluluğun her seferinde geride kalanların değil, sadece ölenlerin üzerine yıkıldığı bir ülke. Böylece emeğe sahip çıkışını, insana verdiği değeri gördüğümüz Yeni Türkiye’ye bir kez daha merhaba.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları