Basın Nereye Gidiyor? (8)

01 Ocak 2019 Salı

Ankaralı gazeteci Şinasi Nahit Berker’in ünlü “Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur...” sözünden hareketle “gazeteci doğanları” anımsıyorduk... Bundan sonra önümüze “gazeteci doğmayanlar!” çıkacak...

***

Geçen haftaki yazı şöyle bitiyordu:
Safa Kılıçlıoğlu, basından bıkınca 1964’te gazetenin kapısına kilit vurdu. 21 yıl sonra, Kılıçlıoğlu İstanbul’da evinde hasta yatarken telefonu çaldı. ‘Yeni Sabah’ gazetesinin isim hakkı satın alınmak isteniyordu!”

***

Dinç Bilgin: “Yeni Asır” gazetesi...
Telefonla arayan kişi, “Yeni Asır” gazetesinden Dinç Bilgin idi, “Yeni Sabah” gazetesinin “isim hakkını” satın almak istiyordu.
Bilgin “haberi” değil, babası Şevket Bilgin’in önerisi ile gazetenin “muhasebe” bölümünde Napolyon’un “Para, para, para...” söylemini öğrenerek basın yaşamına başlamıştı! Bilgin’in hırslı olduğu söylenir... Genel Yayın Yönetmeni olan, eniştesi Cemil Devrim’i bile tereddütsüz kovmuştu!
Gazetenin dağıtımına öncelik verdi. Kapanan “Yeni Sabah” gazetesinden baskı makinelerini almak istediyse de parası yetmedi. Ancak dizgi harflerini aldı, “Yeni Sabah’ın” sayfa düzenini kullanmaya başladı!
“Bölge” gazetesi “Yeni Asır”, baskı kalitesine verdiği özenden dolayı, kısa sürede “ulusal” gazeteleri yakalamakla kalmadı, bazılarını da geçti. 60’lı yılların sonunda ise Haldun Simavi’nin “ofset tekniği” ile basılan Günaydın gazetesinden etkilenince, eski “kurşun döküm - dizgi” baskı makinelerini dışlayan ilk gazete oldu. (O günlerde kurşun zehirlenmesine karşın çalışanlara süt ya da yoğurt verilirdi. Ancak ciğerler, yine de kurşunun çıkardığı gazı solurdu! Ben de o gazı çok soludum...)
“Gazeteci doğan” Babıâli basını, “gazeteci doğmayan” İzmir’deki bu “çağdaş teknolojik” gelişmeyi basına yansıtanları algılamakta gecikti! Bilgin’e “İzmir yetmez” olunca, İstanbul’da“ulusal” gazete çıkarmaya heveslendi. 1982’de Kemal Uzan’la ortaklığa heveslendiyse de anlaşamadı. Selahattin Beyazıt’la anlaşınca, banka kredisi aldı...

***

Gazete “Sabah” adıyla 22 Nisan 1985’te yayına başladı. İlk gün 680 bin baskı yaptı! Artık Türk basınında, haberin “doğruluğu” değil, “ilginç olmasının öne çıktığı, asparagas (kuşkonmaz) haberler” yoğunlaştı! Sonrasında, her geçen gün baskı ve satışını artırdı...
Geleneksel gazeteler, Bilgin’i “üşütük (!)olarak izledilerse de, onlar da “elektronik” yayına yöneldiler...

***

Bilgin’e Mecidiyeköy’deki 4 katlı binası yetmiyordu. Türk basınının “başkenti” Babıâli boşalmaya başlıyordu. Bilgin, önce “İkitelli” semtinde Türkiye’de “plaza türü” olarak adlandırılan görkemli bir bina yaptırdı. Otoparkı, yüzme havuzu, jimnastik salonu, lokantaları, berberi, matbaasını içeriyordu. Matbaa da dönemin en çağdaş araçları ile donatılmıştı.
(Not: Devam edecek...)

Tarafsızlık andı!
Türk demokrasisinde tarihsel günleri yaşıyoruz... Anımsarsınız Reis-i Cumhur’un, yeni anayasaya göre içtiği antta şu cümle vardı:
(...) Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim.”
Görev nasıl yerine getirilecek?: “Tarafsızlıkla...”

***

Kendini “Benim gibi yaşlılar...” diye tanıtan ve İzmirlilerin önceki seçimde yüz vermediği ve TBMM koltuğundan istifa ettirilmeyen Başkanı, Reis-i Cumhur İstanbul’dan aday gösterirken şöyle konuştu:
“Milletim CHP’yi bed sesinden tanır! CHP hangi kılığa girerse girsin, milletimiz onu tek partici, darbeci, teröristlere destek veren sesinden tanır...”

***

CHP’lilere bir görev düşüyor... Mustafa Kemal Atatürk’ün “kendi sesinden konuşmalarının” CD’lerini Reis-i Cumhur’a göndersinler ki o “bed sesin” kim olduğunu öğrensin!

Kutlu olsun!
Yeni yılınızı kutlar, nice sağlıklı, mutlu, başarılı, huzurlu, barış içinde geçen uzun ömürler ve bazı çevrelerin ekonomik koşullarına “ayakkabı kutuları” olmaksızın kavuşmanızı dilerim...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları