Adnan Dinçer

Sorumsuzluk bilançosu!

09 Ocak 2019 Çarşamba

Öncelikle kulüplerin yönetimine girecek kişilerin profesyonel ve amatör ayrımına göre tespitleri şarttır. Her anlamda futbolcu bazında bunu yabancı oynatmak da dahil, hatta yaş sınırı konulan bir sistemde yönetici olma vasfını da tarif etmeliyiz! Sorumsuzca ve çevreyi kullanıp, Dernekler Yasası kullanılarak yönetime girenlerin şuursuzca yaptıkları harcamalar ile sorumsuzluklarının önüne geçmek şarttır! Orhan Şeref Apak kurduğu ligin daha sonraki endüstriyel halini görse doğduğuna pişman olurdu (!) rahmetli. Profesyonel ligin en önemli ayıbı sorumsuz kişilerin “ahbap-çavuş” ilişkileri düzeyindeki halidir! Hiçbir şekilde kulüplerimizde kurumsal yapı ve başarıyı getiren çağa uygun oluşum çizgisinde işleyiş olmamıştır. Keyfi futbolcu alımları, kimi yönetici ve başkanların futbolcu görme seyahatleri, transfer yapmaları, düşünülmeden verilen sözler ile uzantıları olan ödeme belgeleri sonucunda tarihi geçen parasal sorunların çözülmemesiyle ülkemiz yara almaktadır futbolda. Bugünün sorunu değildir geldiğimiz nokta. UEFA ve hatta Sayın Ağaoğlu’nun dediği gibi FIFA’nın puan silme, küme düşürme aşamasına gelişimiz hep kulüp hataları ve düzeltilme anlamında radikal karar yetersizliğidir. Bu anlamda en büyük zararı gören kişi de olsam teknik yönden kendi gençlerimizin eğitilerek düşük maliyetlerle kadroya kazandırılması, futbolumuza hediye edilmesi için yarım asırlık gerçeğimden vazgeçmedim. Bu anlamda birçok kanıtladığım başarılı kulüpler ve öğrencilerim oldu. Hazin olan, şimdi hepsi özellikle kulüplerin çok zor, ekonomik çöküş, hatta yok olmama kavgası içindeler. Borçlar boylarını geçince devlete muhtaç oldular!

Gelirleri erittiler!
Aslında bu bir sorumsuzluk bilançosudur. Geçmişte deplasmana gidememe tehlikesi yaşayanlar TFF’nin üstlendiği ve yayın ile şans oyunlarının getirisi yanında kazanılan büyük gelirleri eritmesini bildiler! Değişmeyen tek gerçek ne verirsen ver sadece profesyonellere yapılan ucu açık yatırımlar olmuştur. Liglerimizde iflas etmemiş ve borcu olmayan kulüp sayısı bir elin parmakları kadar.. Ama her zaman sosyal anlamda sesini duyurmak isteyenler yine de kulüpleri kullanıp kendilerini lanse ederek makam mevki kapma sevdasından vazgeçmemektedirler. Sorunun çözümü basittir. Kulüp adına belge imzalayan ve sonra da yönetimden ayrıldığında imza attığından sorumlu tutulmayan, kulübün borç hanesinde kalan meblağların önüne geçmek istiyorsak imza sahibini sorumlu tutmak gereklidir! Bu anlamda çok mağdur olan, arkadaş, eş, dost ve sözlere inanan kişi olarak mağdur olduğumu en iyi sayın Ali Şen bilir! Bir kulüpler birliği toplantısında beni işaret ederek “Aramızda Türkiye’nin en zengin teknik adamı bulunuyor! Ama biz ona iş vermemişiz. O bir filozoftur ve filozoflar yokluk içinde yaşar! Bu da bizim ayıbımızdır” diye beni gösterdiğinde hiç unutamayacağım kadar duygulanmıştım. Bu sıkıntıları devlet değil kulüpler birliği düzeltir diye düşünüyorum. Son borçların silinmesi yerine daha onurlu bir kararla, proje ile gençlere yönelip birkaç yıl içinde borç ödemeyi seçmelerini tavsiye ederim. Bu anlamda devletimizin bütçesine de katkıda bulunurlar. Hatta gerekiyorsa bunu bir plan dahilinde yaparak Avrupa sahalarına ceza almamak kaydıyla bir süre gitmemek ülke ekonomisine katkıda bulunmak anlamı taşır. Ayrıca bu meftayı kaldırmak da onların görevi değil midir? Haydi bakalım kim önder olacak bu sıkıntıyı aşmaya görelim!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nihayet 20 Nisan 2024
Beşiktaş’a benzemek! 14 Nisan 2024
Bilen yönetsin! 13 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları