Hikmet Altınkaynak

Yok edilen özgürlükleri ve aşkı anlatan 1984

17 Ocak 2019 Perşembe

Bugün hem zamanın içinde, hem de dışında bir yapıttan söz etmek istiyorum. Dünya klasiklerinden George Orwell’in 1984adlı romanından...
Roman, 70 yaşında ve yıllardır gündemde. 1984 yılında İngilizler filmini
yaptı. Michael Radford yönetti. Başlıca rolleri John Hurt, Richard Burton, John Hughes, Cyril Cusack, Annie Lennox, Suzanna Hamilton oynadı.
Bu yıl Rutkay Aziz ve Taner Barlas tarafından Büyük Gözaltı adıyla sahneye uyarlandı, Perdeci Oyuncuları ile AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından değişik tiyatrolarda seyirciyle buluşmaya başladı.
Okuyanlar bilir, alegorik bir politik romandır. Rivayet odur ki, Orwell, Stalin dönemi Rusya’sını eleştirmek için yazmıştır. Ama zamanla özgürlüğü, aşkı ve distopya (totaliter, baskıcı) olan her toplumu yansıtır hale gelmiştir.
Türkiye’de ilk kez 1960’ta Maarif Vekâleti’nce Haldun Derin’in (1912-2004) çevirisiyle okurla buluşan roman, Can Yayınları’nın kurucusu, yazar Erdal Öz tarafından 1984 yılında, Nuran Akgören çevirisiyle yeniden yayımlandı. Bu çeviriyle yayım 29 yıl sürdü. 30. baskıyla birlikte çeviri ve çevirmen değişti, Celal Üster’in çevirisi yayıma girdi. Kitap künyesindeki bilgiye göre, şu anda 63. baskıda ve bu basım 50.000, özel ciltli basım ise, 10.000 adet yapılmış!
Dünyanın En Güzel 1984’ü sloganıyla tanıtılan kitap, uzun bir süredir de en çok satan kitaplar listesinde yer alıyor.

George Orwell ve romanı
George Orwell’in (asıl adı Eric Arthur Blair, 1903-1950) son romanı olan 1984, ölümünden bir yıl önce 1949’da Nineteen Eightyfour adıyla İngilizce olarak yayımlandı. Klasik bilimkurgu türünde olan yapıt, 37 yaşındaki Winston Smith’in yaşamından bir kesiti, yanı sıra da İç Parti yönetimini, bu partinin gerçekleri, özgürlükleri ve aşkı nasıl yok ettiğini anlatıyor.
Olaylar 1984’te Okyanusya’da (İngiltere’de) geçer. Totaliter hükümetin Gerçek Bakanlığı için Arşiv Dairesi’nde çalışan Winston Smith, günlük tutmakta, bu totaliter yönetime karşı, özgürlükleri elde etmek için 2x2=4 denilebilirse, bunun arkası gelir diye yazmaktadır. Ancak, Parti 2x2=5 demektedir. Parti’nin doğruları Winston Smith’in doğrularıyla örtüşmez.
Ülkeyi yöneten İç Parti, herkesin tüm yaşamını gözaltında tutmaktadır. Her yerde tele ekran vardır. Tele ekrana yansıyan her şey izlenir. BÜYÜK BİRADERİN GÖZÜ SENDE yazıları yer alır. En olmadık yerlerde mikrofonlarla herkes dinlenir. Ama Parti, Büyük Birader diye bir şey olmadığını savunmaktadır. Devletin gerçek yöneticileri beyinleri olmayan kişilerdir. Yöneticiler, Okyanusya Avrasya ile savaşmıyor, der. Oysa savaşmaktadır.
İç Parti lideri Büyük Birader her şeye egemendir. Büyük Birader, toplumu sınıflara bölmüştür. Düşünce polisi iktidar dışında düşünmeye izin vermemektedir. Parti’nin şiarı Savaş Barıştır. Özgürlük Köleliktir. Cehalet Kuvvettir sloganı her yerde yazılıdır.
Winston, bir gün tele ekrana yakalanmadan adını sonradan öğrendiği Julia’dan eline sıkıştırdığı kâğıtta “Seni seviyorum” pusulasını alır. Bu pusulayla yaşamı değişir. Sonraki günlerde kırlarda daha sonra Winston’un kiraladığı bir odada buluşurlar. Üstelik Julia, İç Parti’nin Gençlik Anti-Seks Örgütü’nün aktif elemanıdır. Seksle mücadele etmektedir. Onun da yaşamı değişir, aşksız, sevgisiz yaşanmayacağını anlar, Winston’a tutulur. Ne var ki yakalanırlar. Sonrası ayrı bir karabasandır.
1984, karabasan içinde umut parıltıları içeren, distopya toplumunu ve ondan kurtulma yolunu en güzel biçimiyle anlatan bir roman.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları