Feyzi Açıkalın

CHP’de neden kavga var?

29 Ocak 2019 Salı

Son gelişmelere bakarak, “Demek ki sorun AKP değil, CHP’nin kendisiymiş” diyenler bence fena halde yanılıyor. Adı geçen sorunlar, CHP’nin genetiğine uygun siyaset yapışından kaynaklanıyor gibi görünse de, pek öyle değil.

Çünkü ülkeyi sarıp sarmalamış AKP hegemonyasında, CHP ancak onun izin verdiği kadarı ile hareket alanı bulacağını kabullenmiş görünüyor. CHP’nin bu teslimiyeti, ülkenin normal bir demokrasiyle yönetildiği zannına neden oluyor.

Yani CHP, AKP’nin belirlediği alan ve koşullarda mücadele etmeyi seçerek, bir anlamda legalize ettiği o baskıcı sistemde siyaset yapmayı tercih ediyor. Ülkeye de en büyük zararı böyle veriyor!

İşlevsizleştirilmiş olan TBMM’ne sıkıştırılmış CHP, ne hazindir ki kırsal ve taşradaki örgütleriyle de bağlarını koparmış gibi görünüyor. Özellikle sağcıların tümden hakim olduğu yerleşimlerde, parti örgütleri artık yalnızca birer “Fahri Birinci Cumhuriyet Temsilcisi” gibi davranıyor.

Emeklilerin ev dırdırından kurtulmak için sığındığı; okey oyunundaki yancıların sıkılanlara muhabbet konusu açtığı; kasaba çok bilmişlerinin onca vasatın arasında değişik bir söylem ile öne çıkıp, saygı görmeyi umduğu mahalle kıraathanesi gibi işlev görüyor.

O zaman şu soru gelebilir: Peki, yerel seçimler öncesi bunca kavga neden? Ve hatta şunu da ekleyerek: Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi ile, belediye bütçelerinin kullanımı yalnızca bir insanın, AKP Genel Başkanı’nın iki dudağı arasına sıkıştırılmışken yani Demokles’in Kılıcı tepelerinde sallanmaktayken, CHP’de neyi paylaşamıyorlar?

Kavganın çoğunlukla CHP’nin güçlü olduğu yerlerde sürmekte olduğunu söyleyerek konuyu sürdürelim. CHP’nin savunmasını kurduğu bu adacıklar “kurtarılmış bölge” olarak adlandırılıyor. Oysa, CHP’nin politikalarıyla değil, o yerleşimlerdeki halkın niteliğiyle değerli kılınmış bu savunma hatları aslında birer “kuşatılmış bölgedir”.

Gücünü, bölgelerinin Türkiye ortalamasının üstündeki aydın düşünce yapısından alan bu yerel yönetimler, dağılmakta olan bir imparatorluğun son mirasçıları gibi bir özerk davranmaya özeniyorlar. Hatta daha ileri gidip, yararcı bir düşünce ile siyasi iktidarla işbirliğine bile gidebileceklerini sezdiriyorlar.

Gittikçe yıpranan, güçsüzleşen genel merkez ise bu adacıklardan güç devşirmeye çalışıyor. Buradaki yerel bir başarı öyküsünün merkezin elini güçlendireceğini var sayıyorlar.

5779 sayılı kanun ile belediye rantlarının dağılımını kontrol eden iki dudağın, kuşatılmış bölge halkının refahı için, o yörenin emirlerini kendine biat etmeye zorlayacağı bir aşikardır. Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi ile uyumlu bir yerel yönetim yaratma düşüncesi gereğince, yöre belediye başkanlarının kentsel rantın üretim ve dağıtım kanallarında yer alması mutlaka istenecektir. Yani ahlaksız teklif!

Acaba diyorum, bu bir danışıklı dövüş müdür? O pek meşhur üst akıl, CHP’ye oyalansın ve de nemalansın diye güçlü olduğu beldelerde belediyecilik oynamasına izin mi vermektedir? CHP genel merkezi ve teşkilat arasındaki bu güç dağıtımı, denge kollama pazarlığı/savaşı sürerken, malı alan Üsküdar’ı yine mi geçecektir?

Peki, o adacıklardaki, AKP Genel Başkanı’nın rızasını asla alamayacağı ama kendisine muhtaç bırakılmasının deneneceği halk nereye kadar bu oyunun içinde yer alacak? Son durak neresi olacak?

 

 

 

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Deve pazarlığı 27 Ocak 2024

Günün Köşe Yazıları