Basın Nereye Gidiyor? (12)

29 Ocak 2019 Salı

Ankaralı gazeteci Şinasi Nahit Berker’in ünlü “Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur...” sözünden hareketle “gazeteci doğanları” anımsıyorduk... Sonrasında “gazeteci doğmayanlara!” başlamıştık. Basında sermaye yoğunlaşmasına yöneleceğim...

***

Türk basını; 20. yüzyılın 2. yarısında yapısal 2 önemli değişiklik yaşadı...
Birincisi...
27 Mayıs yönetimince kurulan Kurucu Meclis’in açılışından 2 gün önce, 4 Ocak 1961’de çıkarılan “212 sayılı Basın İş Yasası’dır”.
Çalışan fikir işçilerinin haklarını, yalnızca iktidarlar değil, işverenleri karşısında da güvence altına alan bu yasada özetle şu kurallar yer alıyor:
* Çalışanların iş akitlerinin ister istifaları, ister işten çıkarılmalarıyla feshi durumunda kıdem tazminatlarının ödenmesini öngörüyor.
*Beş yılını dolduran bir gazeteci, kendi isteği ile istifa ettiği takdirde kıdem tazminatına hak kazanıyor.
212 sayılı yasa, çalışanları; gerek işverenler ve gerek iktidarlar karşısında güvenceye alıyor ve dünyada en demokratik basın kurallarını sivil toplumcu düzene kazandırıyor. Ayrıca gerçek haberin, bilginin sunulmasını sağlayıp okuru da “basın özgürlüğü” açısından güvenceye alıyor.
Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Vatan, Tercüman, Yeni Sabah, Yeni İstanbul gazetelerinin sahipleri, bir askeri yönetim olan “Milli Birlik Komitesi’ne” tepki olarak 10 Ocak’tan itibaren 3 gün süreyle gazetelerini yayımlamayacaklarını açıkladılar...
Bunun üzerine çalışan gazeteciler 10 Ocak’ta gösteri yaptılar. O gün Ankara’da Cumhuriyet çalışanları, başta Temsilcimiz rahmetli Ecvet Güresin olmak üzere gösteriye katıldılar. 58 günlük gazeteci Özgen Acar’ı büroda nöbetçi bıraktılar!
Ayrıca, çalışan gazeteciler “Basın” adıyla geçici bir gazete çıkardılar. Abdi İpekçi’nin de aralarında olduğu tüm yazıişleri müdürleri, bu eyleme sahip çıktı. Bu görkemli tepki gazete sahiplerini ürküttü...
O günden sonra “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” olarak kutlanıyor... Ankara, İstanbul, İzmir’de ayrı ayrı gazeteciler sendikaları varken bu gelişmeler Türkiye Gazeteciler Sendikası altında bütünleşmeye ve çalışanların güçlenmesine yol açtı.
Ancak gazete sahipleri ile iktidarlar yasayı değiştirmeye, oldum olası hevesliler!

***

İkincisi...
5953 sayılı “Basın İş Kanunu’nun” 20. maddesi “Bayram” gazetesini öngörerek, öteki gazetelerin dinsel bayramlarda yayınını yasaklamıştı.
Dinsel bayramların ilk günü gazeteler yayımlanır, ancak Ramazan Bayramı’nın 2-3. ve Kurban Bayramı’nın son üç gününde, gazeteciler cemiyetleri ile sendikalar ortaklaşa “Bayram” gazetesi yayımlarlardı.
Bu uygulama çalışan gazetecilerin örgütlerini, gazete sahipleri ve iktidarlar karşısında maddi olarak güçlendirirdi... “Bayram” gazetesini, işsiz ve emekli gazeteciler çıkardıkları için onlara da simgesel bir maddi katkı sağlardı. Cemiyetler ile sendikaların kasalarına para girerdi...
12 Haziran 1992’de Sabah gazetesi, “Bayram” gazetesi geleneğine karşı çıktı. Gazetenin sahibi Dinç Bilgin’in sermayeden pay verdiği Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mutlu şu açıklamayı yaptı:
“Bayram günlerinde ulusal gazetelerin yayınlanmaması tam bir saçmalık... Biz bayramlarda da yayınlanacağız... Bu uygulama serbest piyasa ekonomisinin ruhuna aykırı... Okur, düşük kaliteli bayram gazetelerini almaya mecbur bırakılıyor!”
Ertesi yıl, öteki gazeteler de Sabah’ı izlediler. Ardından, sorunu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdılar. AYM, 21 Ocak 1993’te, “Dinsel bayramlarda Bayram gazetesi dışında gazete çıkarılmasını yasaklayan yasa hükümlerini” anayasaya aykırı bularak 20. maddeyi iptal etti.
1995’te “Bayram” gazetesi tarih oldu...
(Not: Sabah gazetesi ile devam edeceğiz...)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları