Utanç duvarı

29 Ocak 2019 Salı

Akıllı insan, geçmişten ders alır. Akıllı siyasetçi, tarihi iyi bilir ve geçmişte yapılan hataları yinelemez.
ABD Başkanı Donald Trump, seçim kampanyasından bu yana bunun tam tersini yapıyor. Ülkenin güney sınırından gelebilecek kaçak göçmenlere karşı ABD ile Meksika arasındaki sınıra bir duvar örmeyi kafasına koymuş. 3145 km uzunluğundaki devasa duvarın finansmanı için iki yıldır bastırıyor.
Trump yönetimi, duvarın inşası için Kongre’den 5.7 milyar dolar istiyor ama medyada yer alan bilgilere göre, gerçek maliyet 15 - 20 milyar dolar arasında, hatta bunu da aşabilir. Bu harcama için Kongre’den yetki istedi Trump. Ne de olsa orada devlet başkanı tek başına bu büyüklükte bir parayı harcama yetkisine sahip değil.
Kongre’deki Demokratların itirazıyla onay çıkmadı ve ABD’de hükümet kapandı. Federal hükümetin tüm harcamaları durdurulunca, insanlar maaşlarını bile alamaz hale geldi.
Kongre’deki tartışmalar sonucunda Trump, geri adım atmak zorunda kaldı ve 22 Aralık 2018’de başlayan hükümet kapanmasını 25 Ocak 2019’da durduran tasarıyı imzaladı. İstediği bütçeyi alamadığı halde hükümeti 3 haftalık bir süre için yeniden açarak geri adım atmış gibi görünüyor ama projesinden vazgeçmedi.
Hemen ertesi gün tweet atıp, “21 gün çabuk geçer. Demokratlarla görüşmeler hızla yeniden başlayacak. Bir anlaşmaya varmak kolay almayacak, her iki parti de pozisyonunu sahiplenmiş durumda” dedi ve ekledi: “Duvarı inşa edeceğiz!”
S&P Global Ratings’in verdiği bilgiye göre, 35 günlük hükümet kapanmasının ABD ekonomisine maliyeti en az 6 milyar doları aşmış. Yani Trump’ın duvar için istediği bütçeden fazla! Bu acayip durum karşısında Cumhuriyetçiler ve Demokratlar birbirini suçlayıp duruyor.
Tarihten ders almayan ve toplumu kutuplaştıran politikalarda ısrar eden ırkçı politikacılar ülkelerine en büyük zararı veriyor.
Sanki Berlin Duvarı utancı hiç yaşanmamış gibi...
Sanki duvarların bir gün yıkılabileceğini bilmiyorlarmış gibi...
Sanki dünyadaki diğer duvarlar işe yaramış gibi...
Sanki beton ya da çelik duvar dikmekle sorunları örtbas edebileceklermiş gibi utanç duvarlarını yükseltmek isteyen liderler yönetiyor dünyayı.
Göremedikleri şu: 21. yüzyılda iki ülkenin, yan yana yaşayan iki toplumun arasına duvar çekmenin gündeme gelmesi, sorunları çözmez, artırır. Bu, fiziksel bir yapı inşa etmenin ötesinde, zihinlerdeki dışlamanın dışavurumudur. Üstelik Amerikan halkı, göçmenlerden oluşur. Meksika kökenli Amerikalıların oranı yüzde 11’i aşıyor. Trump’ın toplum içindeki belli bir kökenden gelen insanları sürekli “potansiyel suçlu” olarak göstermesi ırkçılıktır.
 
Açığa vurdun en derin korkunu!
Duvarla ilgili bu yazıyı yazarken aklıma ister istemez Roger Waters’ın “The Wall” konseri geldi. Önce New York’ta, sonra İstanbul’da iki kere izleme olanağına sahip olduğum o etkileyici performans sırasında, acaba insanlık, dini, siyasi ve etnik köken farklılıklarına dayalı nefrete son verip duvarları yıkabilecek mi diye düşünmüştüm.
73 metre eninde, 10.5 metre boyundaki duvar, konser boyunca müzisyenlerle izleyicilerin arasında kocaman bir set olurken, insanın insana zulmünün boyutları fiziksel bir metafor gibi gözümün önünde yükselmişti.
“Trial” adlı şarkı, ana karakter Pink’in iç yargılamasını anlatır aslında ama ben Trump’a ve Meksika sınırındaki duvara uyarlayayayım. Belki bir gün kendini yargılar ve anılarını yazarak bu sözleri söyler...
“Fakat dostum açığa vurdun
En derin korkunu
Ben de seni mahkûm ediyorum
Akranlarının önünde
Duvarı yıkmaya!” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları