Gerçekten beka sorunu

01 Şubat 2019 Cuma

Yerel seçimler ve beka tartışması bitmek bilmiyor.
Demokrasilerde, yerel bir seçimin beka sorununa dönüşmesi görülmüş değildir.
Bu durumda CHP’li Muharrem İnce’nin, 31 Mart seçimlerinde beka sorunu görenlerin zekâ sorunu olduğu yönündeki çıkışı ilk bakışta haklı gibi görünebilir.
Hemen uzatmadan söyleyeyim ki, ilke olarak, Muharrem İnce’ye katılmakla birlikte, özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, 31 Mart yerel seçimlerinin Türkiye için beka sorunu olduğunu ben de düşünmekteyim.
Her şeyden önce, otoriter-totaliter tek adam rejimlerinde her seçim, egemenin onaylanması amacına yönelik bir plebisittir. Bu durumda yerel seçim-genel seçim ayrımının önemi kalmamaktadır.
Adaylar ister milletvekilleri olsun, ister belediye başkanları veya muhtarlar, aslında oylanan “muktedir”dir, yoksa hepsi de onun emir eri mesabesindeki adaylar değil.

***

Durum böyle olunca, 31 Mart yerel seçimlerinde oylanacak olan yerel yönetimler değil, ama bir kez daha gene Reis’tir.
AKP’lilerin bu seçimleri genel başkanları ve varlık nedenleri Tayyip Bey’in şahsıyla ilgilendirmelerinin en çarpıcı örneği, bu partinin Afşin Belediye Başkanı Fatih Güven’in şu sözleridir:
- Cumhur İttifakı olarak, Türkiye genelinde yüzde 52’nin altına düşersek tahmin ediyorum ki bizi darağacına çekip kazığa oturtacaklar.
Bir belediye başkanının yerel seçime böyle yaklaşmasının toplum açısından tehlikeli olduğunun altını bir kez daha çizmeye bilmem gerek var mı?
Böyle bir yaklaşım sahibinin seçimleri ne pahasına olursa olsun mutlaka kazanmak için her şeyi yapacağı, baskıdan, hileden, şaibeden uzak, dürüst bir seçim ortamının oluşamayacağı açık bir gerçektir.
Nitekim öyle olmakta olduğu da görülmektedir.
Son zamanlarda, yurdun dört bir yanından gelen haberler, baskısız, hilesiz, dürüst bir seçim yapılabilmesi olasılığının ortadan kalkmakta olduğunu gösteriyor.
Bu haberlerde, dört katlı binanın olmayan beşinci katında oturan seçmenler, bir hanede onlarca seçmenin bulunması, bulunduğu adres tarla olan seçmenler, ilk kez bu seçimde oy verecek yaşı 130’u geçmiş seçmenler, görev yeri bahane edilerek, toplu halde bir bölgeye dengeyi değiştirecek şekilde kaydırılmış seçmenler gibi akla hayale gelmeyecek bir sürü uygulamadan söz edilmekte, sonuçta seçmen kütüklerinin güvenilmez olduğu, mükerrer oy kullanmanın veya hayali seçmene oy verdirtmenin önünün açılmakta olduğu görülüyor.
İlçe seçim kurulları da muhalefetin belgeli kanıtlı bütün itirazlarına kulak asmamakta direniyor.

***

Muhalefet, YSK’nin süresi biten üyelerinin 31 Mart seçimlerinde görev yapmalarının, seçimlere bir yıldan daha az süre kala yapılan değişikliklerin ancak bir sonraki seçimlerde geçerli olabileceği hükmüne aykırı olduğunu söylüyor ve YSK’ye güvenmediğini de belirtiyor.
Bütün bunlar, 31 Mart seçimlerinin sonucunun şimdiden belli olduğunu, şaibeli olarak damgalanmasının önüne geçilemeyeceğini gösteriyor.
Hiç değilse seçmenin hemen hemen yarısını oluşturan muhalefet yanlılarının görüşü bu yöndedir.
Tayyip Erdoğan’ın da 500 bin dolayındaki AKP üyesinin seçmen listelerinde yer almadığı yönündeki açıklaması, onların da itirazı olduğu izlenimini yaratmaya yönelik gibi görünüyor.
Bu durumda 31 Mart yerel seçimlerinin, baskıdan, hileden uzak, dürüst ve şaibesiz olamayacağı kuşkusu derinleşmektedir.
Dürüst bir seçimin koşullarından biri de oylamanın baskısız, hilesiz, şaibesiz olduğu konusunda kamuoyunda köklü bir inancın oluşmasıdır.
Bu inanç oluşmaz da halkın bir yarısında seçimin şaibeli olduğu izlenimi yerleşirse, toplumu nereye varacağı belli olmayan bir kaosa sürükleyen seçim, ister genel ister yerel olsun, bir beka sorunu yaratır. Böyle bir gelişmenin kimsenin yararına olmadığını anlamamak ise gerçek bir zekâ sorunu oluşturur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları