Ay’da peçeyle yürümek

05 Şubat 2019 Salı

Geçen hafta sonu, araştırmacı gazetecilik sitesi The Intercept’te ilginç bir makale yayımlandı. Türkiye’de bağımsızlıklarını yeniden tanımlamaya çalışan Suriyeli kadınları anlatan yazı, Maryam Saleh imzalı.
Makalenin tümünü okuyunca, Suriye’de 2011’de başlayan iç şavaştan sonra ülkelerini terk edip Türkiye’de yeni bir hayata yelken açan kadınlar arasında, bağımsızlık ve özgürlük tanımında ortak bir görüş olmadığı anlaşılıyor.
Saleh’in konuştuğu kadınlardan özellikle birinin üzerinde durmak istiyorum.
Türk hükümetinin dikkatini çekmemek için Yasmin takma adıyla konuşan kadın, çalıştığı kurumun adının açıklanmamasını talep etmiş.
13 yaşında evlendirilmiş.
35 yaşında 4 çocuk annesiyken, yarım bıraktığı eğitimini tamamlamak istemiş.
Ailesi, onun yerinin evi olduğunu, kendisini entelektüel açıdan geliştirmek istiyorsa, ev işlerinden kalan zamanında dini eğitim alabileceğini söylemiş.
2011’de Suriye’de iç savaşın başladığı yıl, kocasına ev işlerini ve çocuklarını ihmal etmeyeceğine dair söz vermiş ve 2012’de sınavlara girip lise diplomasını almış.
Savaş, yaşadığı Duma kentine ulaşınca, ülkesini terk edip Gaziantep’e gelmiş.
Şu anda orada üniversite 2. sınıfta okuyor ve Suriye merkezli bir dini kuruluşun Türkiye ofisini yönetiyor.
Buraya kadar okuduğunuzda, filmlere konu olabilecek muhteşem bir bağımsızlık öyküsü gibi geliyor insana... Heyecanla okumaya devam ettiğinizde, ne yazık ki, Yasmin’in kadın haklarına va bağımsızlığa dair fikrinin nasıl sınırlandırılmış olduğunu görüyorsunuz.
Toplumumuzda cehalet var ama kadınları hakları konusunda doğru şekilde daha bilinçli hale getirmemiz gerekiyor” diyor ve ardından ekliyor: “Kadınlar, özgürlüğün istediği zaman dışarı çıkmak ve istediği şekilde giyinmek anlamına geldiğini düşünmeye başlayacak; oysa İslam, ilerleyişimizin temeli olmalı.
Muhabir Maryam Saleh, Yasmin ile Gaziantep’te çalıştığı kurumda konuşmuş. Üç katlı binada dolaşırken bir sınıfın kapısını çalmışlar. Saleh’in yazdığına göre, “bir şeyh ya da dini liderin” oturduğu masanın önünde, onu sınıftaki kadınlardan ayıran katlamalı iki pano yer alıyormuş...
Yasmin, Gaziantep’teki diğer STK’lerle toplantılara katıldığında yüzünü peçe ile örten tek kadın olduğunu, çalışan kadın olarak yeni rolünü üstlenirken dini inançlarına bağlı kalmayı hedeflediğini söylüyor.
Ben peçe takıyorum. Bizim kültürümüzde, peçe takan bir kadının evde oturması gerektiğine dair bir algı vardı. Ben peçemle dışarı çıkmak istiyorum. Peçe takarken Ay’da yürümek istiyorum!” diyor...
Hem din ilerleyişimizin temeli olmalı, yoksa kadınlar istediği zaman dışarı çıkar, istediğini giyer diyor; hem de peçesiyle Ay’da yürümek istediğini itiraf ediyor.
Bilmiyor ki ancak özgür insan, istediği zaman evden çıkar ve istediğini giyer!
Bir yanda peçe zorunluluğuna karşı “peçe ayağımın altında” etiketiyle sosyal medyada kampanya başlatan ve özgürlük isteyen Suudi kadınlar...
Diğer yanda özgürlüğü peçesiyle sokağa çıkmaya indirgeyen Yasmin...
Kadın hakları denilince, cinsiyet ayrımının yok edilmesinden, toplumsal eşitlikten hiç söz etmeyen, yüzyıllarca geride bir anlayış... Kadınların özgür iradelerini ipotek altına almaya çalışan bu zihniyet, siyasal İslamı bir araç olarak kullanan Arap emperyalizminin oyuncağı olanların zihniyetidir!
2019’da gerici kuşatmanın yaşandığı Türkiye, özgürlüğü peçesiyle sokağa çıkmaya indirgeyen Suriyeli Yasmin’in çarpık anlayışına uyabilir ama Cumhuriyet aydınlanmasının ışığında yetişmiş bir kadın olarak benim için Türkiye’nin bugünkü hali, kadına hak ettiği değeri verme hedefiyle ilerici laik adımlar atan devrimci Mustafa Kemal Atatürk’e ihanetin eseridir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları