Bir çöküşün anatomisi

12 Şubat 2019 Salı

6 Şubat 2019 Çarşamba günü, saat 16.15’te İstanbul’un Kartal ilçesi Orhantepe Mahallesi, Bankalar Caddesi, Sema Sokak’taki Yeşilyurt Apartmanı çöktü. Son resmi açıklamadaki ölü sayısı 21 idi.
Hemen çöküşün nedenleri araştırılmaya başlandı. Daha ilk bulgulardan itibaren, Yeşilyurt Apartmanı’nın çöküşünün anatomisi ile Türkiye’nin düzeninin çöküşünün emareleri arasındaki benzerlik göze çarpıyordu.
1977’de yapılmış olan Yeşilyurt Apartmanı beşi resmi, üçü kaçak, sekiz kattan oluşuyordu, tıpkı Türkiye gibi... Türkiye de resmi Türkiye ve gerçek Türkiye diye birbirleriyle iç içe yaşayan iki bölümden oluşur. Resmi Türkiye’nin kaydı kuydu yerindedir, gerçek Türkiye’yi sırtında taşır.

***

Tıpkı Türkiye’nin dört bir yanında olduğu ve Orhantepe Mahallesi’nin diğer yapılarında görüldüğü üzere, hemen her binanın kaçak katı veya katları vardır. Düzenin kutsal öğesi, yaşamın ana unsuru avanta ve rant kaçağı, resmi kural haline getirmiştir.
Kaçaksız resmi Türkiye’nin kaçaklı gerçek Türkiye ile uyum sağlamasının yolu, kaçağı resmileştirerek, kuraldışıyı kural haline getirmekte bulunmuştur.
Cumhuriyet tarihinde çok partili yaşama geçişten bu yana bu amaca yönelik olarak tam on dört imar affı yasası çıkarılarak, kaçaklar yasallaştırılmıştır. Bunların en sonuncusundan Yeşilyurt Apartmanı kat malikleri nasiplenmişlerdir.
Yeşilyurt Apartmanı’nın yasal olan alt katında, kayıt dışı olduklarından, tam olarak kaç kişinin çalıştığı bilinmeyen bir tekstil atölyesi vardı. Atölye de kayıt dışı ekonomiye ait işyeri olarak kaçaktı.
Türkiye de Yeşilyurt Apartmanı’ndan farklı olmayıp, zaten avanta ve yağmaya dayalı talan ekonomisinin büyük bölümü kayıt dışıdır.
Bu durumda çalıştığı yerden oturduğu yere kadar her şeyi kuraldışı olan insanların çoğu kuraldışılığı olağan görmektedirler.
Katma değer yaratmayan, yetersiz sanayileşmesini sağlarken rejimin dayanağı tarımı öldüren Türkiye’nin düzeni gibi, kayıt dışı kaçak tekstil atölyesinin yerleşmesi sırasında taşıyıcı kolonları kesilmiş olan Yeşilyurt Apartmanı, Orhantepe Mahallesi’nin bir prototipidir; Orhantepe Mahallesi Kartal’ın, Kartal İstanbul’un, İstanbul Türkiye’nin prototipleridirler. Başka bir deyişle, ürettiğinden çok üreyip, tüketen Türkiye’nin kentleri, başta megapol İstanbul olmak üzere, hepsi de deniz kumuyla yapılmış binlerce Yeşilyurt Apartmanı benzeri binaların meydana getirdiği sokaklardan, mahallelerden, ilçelerden, semtlerden oluşur.
Bu çürük yapının kırılganlığına karşı değil yeterli, neredeyse hiç önlem alınmamıştır. Nitekim, çökme olaylarında önemli olan ilk aşamada duruma müdahale edilememiş, gecikmiş müdahale ilk kez iki saat sonra başlamış ve olay münferit olmasına rağmen İstanbul’un olanakları yetmezmiş gibi, Sakarya ve Bursa’dan ekipler çağırılmıştır.

***

Oysa 1999 Ağustosu’nda yaşanan büyük Marmara depremi, İstanbul’un büyüklüğü yedinin üzerinde bir depremle her an karşılaşabilmesi olasılığının çok güçlü olduğunu ortaya koymuştu.
Geçen 20 yıl içinde İstanbul ve Marmara deprem tehlikesine karşı daha güvenli değil, daha kırılgan hale geldi; çok sözü edilen kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüm haline gelerek, sorunu çözmek yerine yeni sorunlar doğurdu.
Böyle olunca, bütün yurttaki gelir vergisinin yarıdan fazlasını ödeyen İstanbul ile, üretiminin yine yarıdan fazlasını sağlayan Marmara Bölgesi’nin böyle bir depremle sarsılması halinde bütün Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal düzenin Yeşilyurt Apartmanı’nın çöküşüne benzer akıbete uğramasının kaçınılmaz olduğu açıktır.
Düzenin bu durum karşısındaki önlemi basittir:
Olayın ardından Anadolu Sulh Ceza Hâkimliği, afet ekiplerini yaya bırakan bir süratle çöküş ile ilgili yayın yasağı kararı vermiştir.
Yayın yasağı kararıyla gizlenmek istenen, Yeşilyurt Apartmanı’nın çöküşünün düzenin çöküşünün habercisi olması, olmasın sakın!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları