Beynimizin içini boşaltan ahtapot el..

12 Şubat 2019 Salı

2002 yılı ocak ayında, ülkenin eksikli gedikli de olsa parlamenter demokratik düzenin tepetaklak edilmesinde etkin rol oynayacak iş güvencesi yasasının sermaye cephesi ile sendikal örgütlenmeler arasındaki ideolojik tartışmalarında, biz gazeteciler 212 sayılı yasadaki basın özgürlüğü haklarımızı kaybetme gerçeği ile yüzleşmiştik.. Ecevit koalisyon hükümetinin yıkılması, Amerika’nın Irak işgali projesi üzerinden Erdoğan liderliğinde, Gülen Cemaati ortaklığında, Türkiye üzerinden işgal projesine, tezkere sözü verilerek, AKP’nin kuruluş ittifakının oluşturulduğunu elbette henüz bilmiyorduk..
Dönemin iş güvencisi yasasının hazırlanmasında ANAP’tan sorumlu Bakan Yaşar Okuyan, işçiler için simge, yaşam pratiğinde sonrasında çok da işe yarayamayacak iş güvencesi yasasında gazetecilerin kapsam dışında bırakılmasını engelleyemediklerini itiraf etmişti. Medya patronları, 1961 Anayasası’na, gazetecinin patronun siyasal baskısına karşı, en azından ayrılma, tazminat hakkı, yazısının zorla değiştirilememesi güvencesini getiren, Senatör Ahmet Yıldız’ın simge görev aldığı gece yarısı çıkarılmış 212 sayılı yasaya takmışlardı..
Gazeteciler genel işçi hakkı yasasında kapsam dışı tutulduğunda, yargı kararları ile 212 sayılı yasa ile gelmiş düşünce özgürlüğü güvencesinin kırılması projesi karşısında, gazeteci kökenli Ecevit başta, bütün partilerden 14 gazeteci milletvekilinin de desteğinde, kamuoyuna dönük eylemler yapmak zorunda kalmıştık.
1961 yılında da 212 sayılı yasa çıktığında gazeteci işverenler, sendikal örgütleri aracılığı ile 3 günlüğüne gazetelerini kapatmışlardı. O tarihlerde ülke basınında simge olmuş yazarlar, çizerler, sendikamızın, TGS’nin çatısı altında, patronların kapattıkları gazetelerin yerine 3 günlüğüne “Basın” gazetesini çıkarmışlar, Vilayet’e ünlü protesto yürüyüşlerini yapmışlardı. Aynı gazetelerin güncel uyarlamasında, o dönem ve 2002’de yaşayan tüm ünlü çizerlerimiz, Turhan Selçuk, Ali Ulvi, Semih Balcıoğlu da içlerinde, Yaşar Kemal röportajlarıyla da çifte dikiş güncellenmiş yeni karikatürler, protestolarla direnişlerimiz güncellenmişti. Sevgili arkadaşımız Semih Poroy’un, gazetecinin beynine uzanmış, emperyal ideolojinin de simgesi patron elini çizdiği karikatürünü, Tan Oral’ın çizgilerini de, yaşananların simgesi olarak unutamam.. Günümüz uluslararası gazetecilik örgütlerinin, FIJ’in düşünce özgürlüğü simgesinin, daha şematik gazetecinin beynine el koymuş emperyal sermayenin otoriter, kirli çıkarlar elinin olduğunun da altını çizmeliyim..

***

Dünyanın emperyal güç odakları adına yaşanan kirli çıkarlar savaşlarında, giderek tırmanan, popülist diktatörlükler, otoriterlik yarışında başkanlık rejmleri, yandaş, taşeron terör örgütleri kıskacında anahtar araç, kitlelerin medyatik güdülenme ile, gerçeklere, gerçek haklarına karşı bilinç erozyonuna sürüklenmeleri. Göreceli demokrasi, hukuk devleti düzenlerinin geçerli olduğu ülkelerde dahi, kitlelerin güdülenmesinde, çoğunluğun haklarının gasp edilmesinde, en etkin araç, yapay zekâyı da en etkin kullanan, dünyanın en çok kazanan birkaç dev medya, iletişim örgütlenmeleri değil mi? Son Davos’ta onaylanan verileri ile, parmakla sayılan emperyal tekellerin varlıkları, en alttan yukarıya doğru milyarlarca dünyalının kayıplarının karşılıkları.. Çevre katliamları, iklim, doğa felaketleriyle at başı, tüm canlıların da, yaşam hakkı kayıpları, sömürgecilik çağlarını aratan iç savaşlar bataklığında, yaşamın her alanına dönük çaresizliklerini açıklayan sonuçları..

***

Ülkemize, güncel yaşadıklarımıza dönersek.. Dünyada bir başka örneği olmayan, aynı zamanda siyasi parti başkanı kimliği yaratılmış, bir ucube diktatoryal model, başkanlık, tek adam, Saray rejimi gerçeği ile yüz yüzeyiz.. Dünyanın en kritik geçiş noktasında, devleşmiş dünya çapında sorunlar yumağında sıkıştırılmış, çıkarlar çatışmalarının hedef tahtasındayız.
Kuşkusuz en çok da, İslam dünyası içinde şeriatlar düzenini aşabilmiş, kurtuluş, kuruluş savaşları, Atatürk devrimleri, laik Cumhuriyet, ulus devlet kuruluşu kazanımlarıyla dünyada rol model oluşturmanın ötesinde.. Anadolu topraklarında uygarlıklar tarihine yazılmış devletlerin, kültürlerin derin katkılarının bileşkelerinde, geriye dönük bilimsel kazılarla giderek dünyanın en eski uygarlıklarına uzanan, birikimlerin sentezinden beslenen Anadolu aydınlanmacılığı, uygarlığı sentezi var ki..
Sadece bu ülkenin gerçekçi, inançlı gazetecilerinin, örgütlenmelerinin değil, vatandaşlarının da, ne kadarı ile güdelenebiliyor, kandırılabiliyor olsalar da, bu kirli oyunun sonsuza kadar sürdürülmesi söz konusu olamayacak. Beynimizin içini boşaltmada, çivisi çıkmış medyatik güdüleme gücü, sırıtan yandaş gazetecilikle seçmene dayatılan gerçeğin çarpıtılması oyunları, derin uykudan uyanışı da besleyecek..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sallanan piramit 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları