Öztin Akgüç

Ekonomik Krizin Nedeni

27 Eylül 2008 Cumartesi

Ekonomik krizlerin gerçek nedeni bir de tetikleyicisi ya da tetikleyicileri vardır. Ekonomik krizin gerçek nedeni kapitalist düzendir. Kapitalist düzende beklentiler, özellikle büyük sermayenin beklentileri, tüketim özellikle yatırım harcamaları üzerinde etkili olduğundan, harcamalarda dalgalanma, ekonomide genişleme, daralma evrelerine yol açmaktadır. Kapitalist düzende genişleme ve daralma dönemlerinin birbirini izlemesi doğaldır.

Dünya ekonomisi, 2000’li yılların başlarında özellikle 2002 yılından sonra hızla büyüme sürecine girmiş, dış ticaret hacmi genişlemiş, fiyat artışları sınırlı düzeyde kalmış, işsizlik oranları düşmüştür. Kapitalist düzende hızlı büyüme sürekli olamayacağından, yavaşlamanın, krizin belirtleri, işaretleri görülmüştür. Finansal pazarlarda, taşınmaz mal piyasalarında fiyatlar balon yapmıştır. Borsalarda, taşınmaz mal piyasalarında fiyatların balon yapması, ekonomik başarının göstergesi olarak kamuoyuna sunulmuş, övünme konusu yapılmıştır. Gerçekte, fiyatların balon yapması, öncü bir kriz göstergesidir. Balonun sönmesi, hava yitirmesi söz konusudur. Nitekim tüm menkul kıymet borsaları, özellikle hisse senetleri, önemli boyutta değer yitirmiş, özellikle ABD’de taşınmaz mal piyasasında durgunluk fiyatlarda gerilemeye yol açmış, ipotekli taşınmaz mal kredilerinin geri ödenmesini zorlaştırmış; donuk ve batık kredileri kabartmış, yasal takiplerin, icra yolu ile satışların artması, piyasalardaki durgunluğu yaygınlaştırmıştır. İpotekli taşınmaz kredisi veren finans kurumlarının ödeme güçlüğü içine düşmeleri, ipotekli krediler teminat gösterilerek çıkarılmış varlığa dayalı menkul kıymetlerin geri ödenememesi, krizin nedeni gibi görülmüş ya da gösterilmiştir. Bu olgu, krizin ana nedeni değil tetikleyicisidir.

Sorun, krizden çıkış sürecini kısaltmıştır. ABD’nin kapsamlı bir kurtarma programı hazırlamakta oluşu, piyasalarda olumlu bir hava yaratmıştır. Ancak reel bir düzelme olmadan, yalnız finansal önlemlerle durumu kurtarmak olanaklı değildir. Finansal önlemler zaman kazandırır, olumlu bir hava yaratır, ancak sorunu çözmez.

Kaldı ki bu krizin mali portresi, yükü bilinmemektedir. 700 milyar USD ile finansal pazarlarda ödeme güçlüğünün ortadan kaldırılması da olanaklı görülmemektedir. Büyük boyutlu bir programı da ABD ekonomisinin taşıma gücü yoktur. ABD, cari işlemler ve bütçe açığı veren bir ülkedir. Dış  borcu yüksektir. ABD sınırları dışında dolaşan her USD, ABD’nin borcudur. Bunalımdan çıkış programının, banka, finansman kurumu, şirket kurma girişiminin kaynağı nerden gelecektir? ABD’nin bütçe fazlası yoktur ki, bütçe fazlası ile programı fonlasın. O halde kaynak ya vergi artışı ile ya kamu hizmetlerine ayrılan kaynakların azaltılmasıyla, ya borçlanma ile ya da yükün diğer ülkelere kaydırılması veya bunların bir bileşimi ile karşılanacaktır. ABD’de vergi mükellefleri, kurtarma operasyonu için vergi yükünün arttırılmasını kabul etmezler; bu tutumu ahlaki değerlere aykırı bulurlar, kaldı ki başkanlık seçimi öncesinde buna olanak da yoktur. ABD’de gösterişe, reklama karşın, kamu hizmetlerinin kalitesinde sorun vardır. Özellikle eğitim ve sağlık hizmetlerine ayrılan kaynaklar yetersizdir, yakınma konusudur. Kamu hizmetlerinden tasarruf yapılması olanağı da yok gibidir. ABD’nin bu faiz oranları ile bu kriz ortamında büyük boyutlu borçlanma olanağı da yoktur. ABD, krizin yükünü dünyaya, diğer ülkelere yaymaya çalışacaktır. Oluşturulacak kurtarma fonlarına, gelişmiş ülkelerin katkısı aranacaktır.  Ayrıca dolar basarak, doların değerini göreceli olarak daha düşürecek, birikimlerini USD’de ya da USD üzerinden çıkarılmış menkul değere yatırmış olanlara dolaylı biçimde yaymaya çalışacaktır.

Yükü yayma ABD ekonomisini krizden, durgunluktan ya da stagflasyondan, durgunluk içinde enflasyondan kurtaramazsa, ABD, Ortadoğu’da, Afganistan’da savaşı yayar mı? Sorun ve kaygı buradadır. Türkiye, krizden çıkış için ekonomik, politik, finansal çözüm yolları aramasından etkilenecektir. Etkilerin neler olabileceğini, izleyen bir yazıda irdelemeye çalışacağım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Canlı duygusallığı 3 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları