Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sevgililer Günü ve sevgisizler iktidarı
Bu Cumhuriyeti aşka ve sevgiye kıymet veren bir irade kurdu.
Aşktan ve sevgiden nefret eden bir irade yıkmaya çalışıyor.
Ve kalabalıklar “Sevişme savaş” denilerek “Savaşma seviş” diyene karşı kışkırtılıyor.
Dün, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde sevgilinize aldığınız ve sevgilinizden aldığınız hediyeleri unutun.
O güne dair yapılan reklamları, yazılan haberleri, anlatılan hikâyeleri aklınızdan silin.
Kapitalizmin tuzaklarını es geçin.
Hamasi sevgi sözcüklerini zihninizde karalayın.
Sevgililer Günü’nün tarihiyle, bugünüyle, yarınıyla hiç uğraşmayın.
Bugün, Sevgililer Günü’nün ertesinde...
Bu ülkede ve bu çağda ve bu iklimde iki sevgiliyi tehdit eden tehlikeleri düşünün.
Ülkeyi “sevişme savaş” ideolojisinin gölgesinde bırakan ve gücünü yobaz bir ideolojinin ahlakından alan iktidarın nezdinde birini sevmek nedir?
Ve biriyle sevişmek ne anlama gelir?
Ona odaklanın.
Artık öyle bir ülkede yaşıyorsunuz ki...
Sokaklarında sevgililerin sarılıp yürümesi, parklarında sarmaş dolaş oturması, banklarında öpüşüp koklaşması tehlikeli.
Kız ve erkek çocukların aynı çatı altında yaşaması, toplanması, eğlenmesi şüpheli.
Bunları yapacak olanların ağır bedeller ödeyecekleri garanti.
Çocuklara cinsel eğitim yerine dinsel eğitim veren yobaz sistem, hepsini korunaksız bir dünyada türlü tehlikelerin kucağına atıyor.
Ayrıldığı eşini, artık onu istemeyen sevgilisini öldüren erkekleri, onların tarif ettiği sevgililik hallerini, o sevginin bu iklimde nasıl cinayete dönüştüğünü kimse umursamıyor.
Namus cinayetlerinin izinin sadece geleneklerde göreneklerde değil bugünkü siyasi iklimde de sürülmesi gerektiği tartışılmıyor.
Ensestin örtbas edilme potansiyeli, aile içi tacizlerin görmezden gelinme hali, çocuk gelinlerin ve çocuk annelerin sayısı günden güne ayyuka çıkıyor.
Kadın cinayetlerinin, çocuk tacizlerinin ardından görülen davalarda devamlı karşınıza çıkan “hafifletici nedenler” ahlaki vahşetlerin üzerini ustaca örtüyor.
Aile, gençlik ve namus üzerine verilen Diyanet fetvaları ve iktidar beyanları çağdaş yaşamı karanlığa boğuyor.
Sevgiye ve sevişmeye kötü gözlerle bakan bir kültürü cilalayan siyaset, kadınların kıyafetlerinden namus karnesi çıkarıyor.
Gençleri sevmekten ve sevişmekten korkutuyor.
Sanatta sansürün içselleştirilmesini dayatıyor.
Öpüşme sahnelerinin bile ekranlarda kesildiği, aşkın görünmez kılındığı bir ülkede yaşıyorsunuz.
Şiddeti ve savaşmayı yüceltenler, aşkı ve sevişmeyi yerin dibine batırmakla vazifeliler.
Laikliğe savaş açan ve dini yaptırımları okuldan kışlaya, hukuktan ekonomiye, resmi dairelerden ev içlerine kadar bir baskı unsuru olarak sokan...
İnanca dair akılcı düşünceyi dine küfür sayan bir zihniyetin telaşla yeniden biçimlendirdiği bu ülkede...
Aile hayatına bile Diyanet’in el attığı bir dönemde...
Sevmek gerçekte nedir?
Ve sevişmek artık ne anlama gelir?
Bir daha düşünün.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Tanrıkulu'ndan Diyarbakır iddiası: Kayyım atanacak mı?
- Akşener'den oy bölme tartışmalarına cevap!
- YURTTAŞLAR KABİNEYE ATEŞ PÜSKÜRDÜ!
- Ekonomik kriz tiyatronun yolunu unutturdu
- Yerel seçime son 5 gün
- Akşener Özel'in o sözlerini hatırlattı
- İmamoğlu önceki dönemi anlattı
- Mart ayı 1. Dönem Çocuk Meclisi toplandı
- İmamoğlu eşi Dilek İmamoğlu ile Vefa Bozacısı'na gitti
- Özel İYİ Partili ve AKP'li adayları yerden yere vurdu
En Çok Okunan Haberler
- Büyükşehirlerde başa baş seçim
- 'Mahremimizi ortaya saçıyor'
- Belediye çalışanlarına miting ‘yoklaması’
- '30 yıl sonra aynı yanlışın tekrarlanmaması için...'
- Öğretim görevlisi açığa alındı
- Diyarbakır'da dikkat çeken çıkış
- Özgür Özel'den 'anket' açıklaması!
- Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan 'altın' kararı
- ‘İçişleri Bakanlığı’nın izni olmadan taktık’
- ‘Bağış olarak verdim’