Öldürülmüş Cumhuriyetin bekası olur mu?

16 Şubat 2019 Cumartesi

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşu ile birlikte, tarihsel deneyimlerin ışığında iki önemli tehlikeye karşı kendini korumaya almıştır:
Bölücülük ve gericilik.
Cumhuriyeti kuran öğretinin, kurtuluşa ve 1923 devrimine dayanan, evrensel anlamda tüm ezilen uluslara örnek olmuş bir de önemli ilkesi vardır:
Bağımsızlık.
Cumhuriyet devrimi, kurulduğundan bu yana kemirile kemirile bugüne değin gelmiş ve yaklaşık son 17 yıldır da karşıdevrimin yıkıcı vuruşları ile Emine Erdoğan’ın deyimiyle “enkaz” durumuna düşürülmüştür.
Uzun yıllardır kaşınan etnik ve mezhepsel bölünme, toplumun gündelik yaşamına ve kamusal alana sinsice sızdırılmış, yobazlık ülke yönetimine egemen olmuştur.
Marshall yardımı, Truman doktrini, ikili anlaşmalar, Morison Süleyman, Bush’un telefon arkadaşı Özal, ABD vatandaşı Çiller, BOP Eşbaşkanı Erdoğan derken bağımsızlıktan eser bırakılmamıştır.
Demokratik olduğu söylenen bir ülkenin anayasası, o ülkenin yönetsel ve hukuksal açıdan aynasıdır.
Anayasasında devletin demokratik olduğu savlanmasına karşın, arabesk bir başkancı sistem ya da meşruti monarşi bulamacı geçerliyse…
Anayasasında devletin laik olduğu ileri sürülmesine karşın, bir cemaatler ve tarikatlar koalisyonu yönetimi ele geçirdiyse…
Anayasasında devletin hukuksal bir örgütlenme içinde olduğu belirtilmesine karşın, yargı, bir siyasal parti ile onun liderine göre yapılanıyor ve hüküm veriyorsa…
Anayasasında devletin sosyal olduğu öngörülmesine karşın; sosyal adalete, insan haklarına hiç önem verilmiyor, ezen ezilenden çok daha fazla değerli sayılıyorsa…
O devletin günlük yaşamı anayasal çerçeve dışına çıkmış; geleceği, yönetimi ele geçiren siyasal kadro ya da kişinin kurgusuna, beklentisine bırakılmış demektir.
Son günlerde “beka” tartışmalarına bir de bu açıdan bakmak gerekiyor.
Beka dediğiniz nedir?
Kalıcılık, ölümsüzlük…
Cumhuriyet ortadan kaldırılmış, öldürülmüş…
O zaman neyin bekasıdır söz konusu olan?
AKP’lilerin deyimiyle “kendisine dokunmanın bile ibadet olduğu” “ümmetin lideri”nin, “Allah’ın tüm vasıflarını üstünde toplayan lider”in bekası mıdır?

Türkiye’nin B planı
Kurtuluş ve kuruluş çizgisini günümüze taşıyan düşünce insanlarının önde gelenlerindendir Prof. Dr. Anıl Çeçen.
Çeçen, bu yıl yazarlık maratonunda 50. yılına girdi. Yeni çıkan “Türkiye ve Ortadoğu” başlıklı yapıtı ile bu yarım yüzyıllık koşuyu 30. kitapla göğüslemiş oldu.
Çeçen, kitabında küresel akımın devreye girmesiyle bütün ulus devletler gibi Türk devletinin de geleceğinin tehlikeye düştüğünü anlatıyor. Dünya haritası yeniden çizilirken İsrail’in bekası adına bölgeyi paramparça eden emperyalist güçlerin şimdi Türkiye’nin beka sorununu gündeme getirdiklerini aktarıyor.
Çeçen’e göre, Avrupa Birliği’nin dışında bırakılmış, NATO tarafından savaş sürecinde bir Truva atı olarak kullanılmak istenen Türkiye Cumhuriyeti’nin ayakta kalabilmesi ve yoluna devam edebilmesi için, ulusal Kemalist birikimin yeniden öne çıkarılması, emperyalizme karşı Türkiye’nin B planı olacak bir “Merkezi Devletler Birliği” kurulması gerekiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aman, Beni Bırakma... 23 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları