Olaylar Ve Görüşler

Sessiz kent özlemi

19 Şubat 2019 Salı

Kentlerin yaşam kalitesini artırmak, sessizliği özendirmek düşüncesiyle ‘’sessiz şehir’’ seçimi yapılıyordu yakın yıllara değin. İzmir’in Seferihisar ilçesine birincilik verilmişti. Bu sıralamada Artvin’in Şavşat ilçesi onuncu olmuştu. Ondan sonrasını duymadım. Belki de sessiz şehir kalmadı mı ne.
Kentin bir yaşam kültürü vardır. Geçtiğimiz yıllarda burada en büyük yitimleri yaşadık. Kentin her yanı yeni inşaat dolu. Bir karış yeşil alan bırakılmadı. Geçenlerde sosyal medyada güzel bir espri dolaştı: “Cemre toprağa inecek fakat toprak bulamıyor!’’ Koca koca kamyonlar kasalarını vurdura vurdura, toz duman içinde günün her saatinde sokaklardan, caddelerden geçişleri beyinleri oyuyor! Ankara’da TBMM’nin yanına kadar gelen, durmayan bir traktör ateş edilerek durduruldu! İnsan düşünde görse inanmaz. En büyük çevre kirliliği gürültü, insanı derinden etkiliyor, toplumun ruh sağlığını bozuyor, gerginliğin kaynağı oluyor.
Bilgenin biri çalçene bir berbere gider. Berber:
“Saçınızı nasıl kesmemi istersiniz?” diye sorar.
Bilge, bir sözcükle yanıtlar:
“Sessizce!’’
Bir zamanların berberi müşterisine böyle sormuş. Şimdikiler sorma gereği bile duymuyor, bildiğini okuyor.
Televizyonu açmaya korkar olduk. Bir bağırma, bir meydan okuma! Gazeteci Şinasi Nahit Berker’i anmanın tam sırası:
“Bu memleket, çok konuşmaktan battı!’’

Kenti köye götüremedik
Onlarınki cahil cesareti. Her şey incelikten, insan kabalıktan kırılırmış. Kenti köye götüremedik, köyün kimliğini bozarak aldık kente getirdik. Kasaba kabadayıları kentleri doldurdu. Uğur Mumcu’nun deyişiyle, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi’’ bunlar. “Şimdi üç buçuk okuyan/ derin danışman oldu.’’ Rüzgârda en çok gürültü yapan ağaçlar, yapraksız ağaçlarmış. Meyveli ağaç, başını aşağı salarmış.
Gürültü yapan, gürültü yapandan hoşlanıyor. Onu kendine yakın buluyor, ortaklık kuruyor.
Cevat Fehmi Başkut’un, ‘’Herkes Kendi Yerine’’ adlı bir oyunu vardır. Öğrencilerimle ondan bu parçayı okurken önemli dersler çıkarıyorduk. Evet, herkes kendi yerine...

Sanatçının büyüklüğü
İnsanda, dünyayı daha güzele değiştirme duygusu olmalı. Mimar, mizahçı Aydın Boysan’ın şu sözünü belediye başkanlarına, kentten sorumlu yöneticilere anımsatmak istiyorum:
“Sanatçının büyüklüğü, sahneye çıkarken değil, sahneden inerken anlaşılır.’’
Can Yücel, bir şiirinde denizin efendisini seçer:
“Ege denizi efendi deniz’’ der.
Denizin bile efendisini arıyor insan. Dalgalı, gürültülü olana arka dönülüyor. Efendi olan kimse, ona saygı duyuluyor. Görmek istediğimiz insan tipidir efendi.
İncelik sessizlikte saklıdır. Kentlerde sessizliği çok özledik.

Nusret ERTÜRK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları