Futbolun tüm unsurlarını bünyesinde barındıran bir 90 dakika izledik Türk Telekom Arena’da. Gol, penaltı, sarı kart, kırmızı kart, asist; elbette mücadele ve taktik savaşı... Öncelikle Sivasspor’u kutlamak gerek. Şampiyonlar Ligi dahil, Aslantepe’de bu kadar yüksek yüzdeyle oynayan ikinci bir takım izlemedik uzun zamandır. Sürekli paslaştılar, oyunu hep Galatasaray yarı alanında tutmaya çalıştılar. Sanki İstanbul’da değil de Sivas 4 Eylül’deki gibi ‘rahat’tılar. Hele ilk 45 dakikada Galatasaray’ın sağ kanadını felç ettiler. Mancini kimi çektiyse kapayamadı. 1-0 yenik duruma düşüp 1-1’i buldular ancak 2. gole yanıt veremediler...
Elbette Galatasaray da ‘kazanan taraf’ olduğu için kutlamayı hak etti. Gerçi, Dany 5 dakikada üst üste iki sarı kart görüp atıldıktan sonra hakem Halis Özkahya, ‘eyyam kart’larına başlamasa maç Ümit’in kartı sonrası 10-10’a gelmese 3 puanı alırken çok daha fazla emek harcarlardı ama Sarı - Kırmızılı ekip, usta ayakları ile sonuca gitmesini biliyor. Elbette Melo ile Selçuk ikilisinin 2012’deki performanslarına dönmeleri de dünkü 3 puanda önemliydi ama galiba dünkü maçın sırrı, ‘kumaş kalitesi’nde saklıydı. Selçuk’un bir asist, bir gollük performansı da ‘övgüye’ değer bir görüntü. Selçuk’un ara pası, Burak’ın 100. golü, keza 2. golde Sivas ceza alanına ortalanan topun direklerde dolaşıp penaltıya dönüşmesi için ‘işi bilen’ oyunculara ihtiyacınız var.
Kazanan haklıdır diyerek Mancini’yi eleştirmeyecek değiliz. Evet 3 puan geldi ama İtalyan hoca şunu bilmeli ki Dany’den sağ bek, Aydın’dan sol açık olmaz, Eboue de zorunluluktan sağ açık oynar. Bruma kendi sahanda oynuyorsan tribüne gitmez, Drogba da sakat değilse kulübede oturmaz. Belki bu garip ‘fantezi’ler Sivas’ı etkin kıldı dün bilemem ama Madrid ve Juventus maçları, ‘şaka’ kaldırmaz. Üsttelik bir takım 2 hafta üst üste penaltı kaçırıyorsa (F.Bahçe maçı Melo, Sivas maçı Drogba) ‘ön hazırlık’ eksikliği var demektir.
Ve Halis Özkahya... Galiba işi biraz abarttı. İlk sarıları çok kolay kullandığı için 22 kişi başlayan maç 18 kişi tamamlandı. Elbette futbolcular da 2. kartlarda ‘arandılar’ (Dany dahil) ama hakemin bir görevi de oyuncuyu sahada tutmaktır.