Özgür Mumcu

Sıfırladınız mı?

01 Ekim 2014 Çarşamba

Dünkü Cumhuriyet’in manşetine göre Erdoğan’la Davutoğlu işbölümü yapmışlar. İçişlerine Davutoğlu, dışişlerine Erdoğan bakacakmış.
Artık Sayın Davutoğlu dışarıda komşularla sorunları nasıl sıfırladıysa bizle de öyle sıfırlayacak.
Erdoğan da herhalde sıfırlamaya Davutoğlu’nun bıraktığı yerden devam edecektir. Sıfırlamada istikrar mühimdir.
Sıfır rakamını birçok medeniyet birbirinden habersiz bulmuş derler. Sümerler bir yandan Mayalar öte yandan. Ancak sıfırın bağımsız bir rakam olarak doğuşunu genelde Hintli matematikçi Aryabhatta’ya dayandırırlar.
O da ilhamını ilahi kaynaklardan almış. Şu eski Hindu ‘mantra’sını terennüm ederken sıfırı ayrı bir rakam olarak diğerlerinin yanına katmış:
“Şu mutlak, bu mutlak. Mutlak mutlaktan gelir. Mutlaktan mutlak çıkartılırsa geriye mutlak kalır. Omm. Huzur, huzur, huzur...”
Sıfır Ortadoğu’dan çıkmış Hindistan’da bir tur atıp Avrupa’ya ancak ortaçağda İslam medeniyetiyle temas ettikten sonra İtalyan Fibbonachi eliyle gelmiş.
“Sıfır”ın, “sıfırlamanın” memleketimizin siyasi hayatına damgasını vurmasının basit bir tesadüf olmadığı anlaşılmıştır. Büyük medeniyet havzalarının kesişiminden büyük bir medeniyet geliştirdik. Doğu ile Batı’yı birleştiren “sıfır” da bu kesişimin sembolü olarak seçildi.
Rüyalarında Hegel ve Gazali ile hasbıhal eden Davutoğlu’ndan da başka bir kavramsallaştırma beklemek yakışık almazdı.
Sayın Erdoğan’ın rüyalarında Hegel ve Gazali ile konuştuğunu pek zannetmiyorum. Gerçi “Ey Hegel, sen kendini önce bir çek et” diye rüyasından kızarak kan ter içinde uyanan bir cumhurbaşkanı fikri insana itimat telkin etmiyor değil.
İşte böylesine tarih ve medeniyet yüklü sıfır rakamı ve onun üzerine kurulmuş sıfırlama politikasını Birleşmiş Milletler’de de gördük.
Dünya beşten büyüktür demek suretiyle BM Güvenlik Konseyi’nin yapısını eleştirdik mesela. Böylece 20 senedir süren hararetli bir tartışmaya nihayet dahil olduk. Bunu dünyada ilk biz akıl etmişiz gibi davranmamız da sıfırlama siyasetinin gereği. Etkin olmak için bazen hafızayı da sıfırlamakta fayda vardır.
Birleşmiş Milletler darbecileri kabul ediyor diye de sinirlendik mesela. Erdoğan, “Yok demokrasi değil de darbeyle gelenleri savunacaksak o zaman BM niye var diye merak ediyorum” dedi. Çok da iyi dedi. Her çeşit rejimle yönetilen 192 üyesiyle BM’nin bir demokrasiler kulübü olmadığı bilgisini de sıfırlamış oldu.
Sisi’yle aynı masada oturmamak için bir yemek davetini reddetti. BM’ye darbecilere sahip çıkıyor diye çıkıştı. Fakat kaşla göz arasında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nu da (evet, öyle biri var) Tayland Dışişleri Bakanı’yla görüşmeye yollayıverdi. Peki, o haylaz Tayland yönetiminin daha bu mayısta darbeyle gelmiş olması?..
Ah bu darbecilere ses çıkartmayan Birleşmiş Milletler.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin soykırım suçu sebebiyle hakkında yakalama emri çıkarttığı Sudan Başkanı Ömer el Beşir’i “Müslüman soykırım yapmaz” diye savunmuştu Erdoğan.
Sen tut Ömer el Beşir, 1983’te darbeyle geldiğin yetmemiş gibi 1999’da da tankları parlamentoya sür, meclis başkanını darbeyle indir.
Nasıl buldu Aryabhatta sıfırı?
“Mutlaktan mutlak çıkartılırsa geriye mutlak kalır.”
Rüyamda Hegel ya da Gazali görmediğim için bu kadar derin lafa kafam pek basmaz.
Ama “herkes ekmeğinin peşinde”. O kadarını anlayabiliyorum çok şükür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları