Meriç Velidedeoğlu

‘Sosyal devlet değiliz’

22 Şubat 2019 Cuma

Böyle demiş “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu” geçen hafta partisinin düzenlediği “Sokak Ekonomisi Çalıştayı”nda.
Oysa Anayasamızda “sosyal bir hukuk devleti” olduğumuz yazılı; yazılı olmasına yazılı da, çoktandır “hukuk devleti” olmaktan çok uzağız, öyle ki, bu bağlamda “guguk devleti” konusu bile dile getirildi, anımsanır sanırım...
Çalıştay’da, ülkemizde geçerli olan, adlarını koyduğu iki tür ekonomiden “Sokak ekonomisi” ve “Hortumcu piyasa ekonomisi”nden söz etmiş Kılıçdaroğlu.
“Sokak ekonomisi’nde, 6 milyon kişi var!” diyor, bunların “Dayandıkları siyasal bir güç yok!” diye de ekliyor, ardından ‘Hortumcu piyasa ekonomisi’nin aktörlerinin arkasında siyasi otorite var!” dedikten sonra da, “Bunun en somut örneği, ‘Hırsız bizim hırsızımızdır!’ söylemidir!” diyerek vurguluyor Kılıçdaroğlu. (Cumhuriyet, 16.02.2019)
Değerli dostlar, bunu duyunca, “2013” yılındaki, “17-25 Aralık Yolsuzluk Soruşturması”nı anımsadım, yönetimde olan kimi bakanların evleri aranmış, örneğin, “Avrupa Birliği Bakanı” ile bağlantılı milyonların ayakkabı ve çikolata kutuları içinde teslimatını içeren kimi suçlamaların kamuoyu gündemine düşmesini anımsadım...
Ayrıca, zamanın Başbakanı Erdoğan’ın Ankara’dan, İstanbul’daki oğlunu arayarak ablasının yeni satın aldığı “kâğıt kırpma makinesi”yle, evdeki evrakların kırpılmasını istemesini de...
Ama asıl, İstanbul Kadıköy’de, “Boğa Heykeli Alanı”na inen yokuşta binlerce gencin, onlarla birlikte yürüyenlerin, “Yakalayın hırsızı” diye bağıran “hırsız!” söylemini, haykırmalarını anımsadım...
Tam bu sıralardaydı, Sincan Birinci Ağır Ceza Mahkemesi’nin, “Cumhurbaşkanı da yargılanır!” kararı, bunu da anımsadım.
“Velidedeoğlu”nun aramızdan ayrılışının ilk yılında (1993), evinin bulunduğu caddeye adının verilmesi kararı gereği İstanbul Belediye Başkanı Prof. Nurettin Sözen’in, Velidedeoğlu’nun adının yazılı olduğu sokak levhasını asma törenini anımsadım.
Bir yıl sonra “1994 yılında”, İstanbul Belediye Başkanı olan Erdoğan’ın, hemen ertesi günü, “ilk icraatı” olarak, bu levhayı kaldırmasını da...
Neredeyse yarım yüzyıl önceki bir yazısında, H.V. Velidedeoğlu şunu dile getirmiş; “Hukuk güvencesi’nin tam olarak geçerli olmadığı, gerçekleşmediği bir ülkede, bırakınız ‘hukuk devleti’nden, gerçek ‘insanlık’tan da söz etmeye olanak yoktur!” demişti. Katılmamak olası mı?
Ülkemizde yaşananları, şöyle bir düşünürsek, “hukuk güvencesi”nden söz edebilir miyiz?
Bu güvencenin olmayışının en önemli nedenini, “O ülkedeki yöneticilerin, hukukun üstünlüğünü içeren kuralların üzerinden atlayarak ‘keyfi icraat’a sapmalarıdır!” diye açıklamıştı H.V. Velidedeoğlu...
Bu durum, günümüzün Türkiyesi’nin, “tek kişilik yönetimi”yle daha da ileriye götürülmedi mi?
Ve kaçınılmaz olarak ülkemizde yaşam o denli zorlaştı ki, insanlar bu derin olumsuzluğu yaratandan “medet” umar oldular...
Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvuruyorlar akın akın...
Üstüne üstlük, ‘CİMER’ de “yardım” istiyor!..
“Bizden çözüm isteyenlere yetişemiyoruz!” diyorlar.
Dahası, CİMER’in sahibi de “yardım” istiyor...
Yerel seçimlerde İstanbul adayı olarak sunduğu, TBMM’nin dünkü Başkanı B. Yıldırım’ın, “... yerel seçim adayı belirleme sürecinde, partisi AKP’nin adaylarının, Ankara ziyaretleri sırasında konaklama masraflarını Meclis’e ödettiği” ileri sürüldü, CHP milletvekili Özgür Ceylan tarafından, bu yılın ocak ayının sonlarında... (Cumhuriyet, 27.01.2019)
CİMER’e başvuran yurttaşa duyurulur...

Not: 24 Şubat Pazar günü saat 11’de Velidedeoğlu’nu Karacaahmet’te anacağız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları