Kitap Fuarı’nda umut ve hüzün yaprakları!

26 Şubat 2019 Salı

Tokat Turhal’dan gelmiş Pınar. Ankara’da birkaç gün kalıp dönecekmiş. Bakmış ki kitap fuarı var; dönüşü uzatmış. Hafta sonunu kitaplarla, yazarlarla geçirmeye karar vermiş.
Güleryüzle selamladı. İmzalattığı kitabı Turhal Kitap Kulübü’nde de tartışabileceklerini söyledi. Devam etti:
“Turhal’da 25 kadar genç bir araya geldik. 15 günde bir toplanıyoruz. Seçtiğimiz kitabı okumuş olarak gelip, tartışıyoruz.”
Pınar işsiz ama, ne olursa olsun umudunu yitirmemiş. Üniversiteyi bitirip Turhal’a dönmek, planı değilmiş, “Olsun” diyor, “Bir çıkış bulacağız elbet. Ülkenin durumu kişisel durumumuzdan önemli”...

Umut, zindandan meydana her yerde yeşerebilen bir çiçektir. En güzel de insan yüzünde açar.
Turhal Kitap Kulübü’nü yaratan gençlere selam olsun.

***

Cumartesi Işık Kansu ile Cumhuriyet, pazar da Bilgi Yayınevi standında okurla buluştuk. Okur-yazar buluşması iki tarafa da enerji verir, daha iyi okuryazar olunur.
Yukarıda vurguladığımız örnek gibi fuarda umut yeşertici çok şey vardı. Her şeyden önce giriş kolay değil. Cumartesi öğle saatlerindeki giriş kuyruğu 200 metreyi aşkındı.
Gençlerin, öğrencilerin katılımı güzeldi. Liseli gençler birkaç kişi gelip tek kitap alıyordu. Sonra ortak okuyacaklar. Onlara, “Seneye de bekliyoruz, yoklama var” dedik.
Hafta içinde de okullar toplu halde fuardaydı. Kimi standlar izdihamdan yıkılmış.
Fuarda ilke gerçekleri de vardı...
Bir devlet memuru anlattı; çalıştığı kurumda, AKP iktidarının uçak ve tank yaptığını, ama bunun engellendiğini ısrarla savunanlar varmış. Arkadaş sormuş:
- Nerede o uçaklar?
Mesai arkadaşı ısrar etmiş:
“Bana söylediler, yapmışız. Dış güçler engelliyor!”
Bu sohbetten az sonra bir mühendis geldi:

“Kamuya ait elektronik sanayiinde çalışıyorum. Dört arkadaşımız aileleriyle Almanya’ya yerleşmeye karar verdi. Çok üzgünüm. Yarın onları yolcu edeceğiz!”
Cumhurbaşkanı, “Beyin göçünü terse çevirecek proje yaptık” diyor. Bunu yapın da, önce beyin göçünü durdurun!
Sincan’daki okulda çalışan bir öğretmen şu bilgiyi verdi:
“Evi Sincan’da olduğu halde, çocuğunu evin 300 metre ötesindeki yurda veren var. Tarikat öyle istedi diye...”
Böyle giderse FETÖ gider SETÖ gelir diyorduk. Bundan örnekler dinledik.

***

Pazar günü hava karardığında kitap fuarı hâlâ aydınlıktı. 7-8 yaşlarında bir kız çocuğu kareli defterden koparma, birkaç kez katladığı bir kâğıt parçasını elime tutuşturdu, “Ben gidince açar mısınız” dedi.
Aynen şu yazıyordu:
“Lütfen babam işsiz ona iş verin lütfen.”
Altında da telefon numarası yazılı.
Yazı kurşun kalemleydi. Kurşun gibi geldi. Dün o telefonu aradım. Gökhan babanın 17 yıldır çalıştığı fabrika kapanmış. Aylardır işsiz.
Ağabeyimiz Bekir Coşkun ustanın pazar günkü yazısı gibi bakma günlerindeyiz. Ne olursa olsun, silkelenmek, üzerimize atılan ölü toprağını ayaklarımızın altına alıp yükselmek gerekiyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları