İyi akşamlar İstanbul

27 Şubat 2019 Çarşamba

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi şöyle bir açıklama yapmış: İnsanlar işten dönerken onlara metro duraklarında, vapurlarda veya kentin meydanlarında müzik grupları eşlik edecek. Her gün 16.00-19.00 arası, profesyonel müzisyenler konser verecek. ‘Caz’dan geleneksel müziğimize, dünya müziğinden klasik Batı Müziğine kadar çeşitli eserler çalınacak. Mart ayından sonra İstanbul Havalimanı iç hatlar bölümünde de mini konserler yapılacak.
Umarım bu coşkulu proje, niteliğini koruyarak devam eder. Sanatçılar nasıl bir kıstasla seçiliyor, hazırlanan dağarcık denetleniyor mu, bilmiyorum. Tek bildiğim, yapıtlar ne kadar alımlı, icra ne kadar nitelikli olursa gün sonundaki yorgunlukları, telaşları biraz unutturacağıdır. Kaliteli müzik dinletmek bir yerde eğitim vermektir. Hevesli gençler oradaki müzisyenlerle dostluk kurarak bilgi alabilirler. O melodileri, evlerine kadar kulaklarında taşıdıklarında kendilerini daha hafiflemiş hissedebilirler.
Zaman zaman kulağımıza yerleşen müziksel sesler vardır. Bu bir çocuk ninnisi de olabilir, bir kahramanlık marşı, bir maç amigosunun nakaratı veya bir gece önce gittiğiniz konserin herhangi bir pasajı da. Belki siz farkında değilsinizdir ama müzikal sesler, kulağınıza gizlenmiş halde sizin içinize girmiş, orada sizinle birlikte nefes almaktadır. Özellikle sizi etkileyen dinletilerde veya bir konserdeki sizi etkilemiş bir yapıtta mutlaka o coşkuyu bilinçaltında taşırsınız.
Örneğin önceki hafta BİFO’nun eşliğindeki Sacha Goetzel yönetiminde büyük piyanist Buchbinder’den dinlediğiniz Brahms’ın 1. Piyano konçertosunun son bölümü, Rondo’nun o muhteşem temasını tekrarlayıp durmamak elimizde miydi?
Veya yine önceki haftadan Rengim Gökmen’in Boğaziçi Üniversitesi, Albert Long Hall’de yönettiği Karşıyaka Oda Orkestrası’ndaki gençlerin Çaykovsk Serenad’ındaki coşkusunu unutmak mümkün müydü?
Ya da Cihat Aşkın’ın yeni çıkan Türk Valsleri konulu CD lansman konserindeki Dede Efendi’nin Gülnihal’indeki vals temposu uzun zaman kulağımızda kalmadı mı?
Müzik, biz bilsek de bilmesek de hep yanımızda taşıdığımız, bize yük olmayan, zarif ve hafif bir valizdir.

Piyanist Beyza Yazgan’a New York’tan ödül
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Piyano Bölümü’nü Prof. Hüyla Tarcan’ın öğrencisi olarak bitiren Beyza Yazgan, Oxana Yablonskaya, Richard Goode, Rolf Plagge, Vladimir Feltsman, Helena Mullova gibi sanatçıların ustalık sınıflarına katılmış, 2011’de New York’da Prof. Solomon Mikowsky’in öğrencisi olmuştu. 2017’de Uluslararası New York Festival’inde yer alan sanatçı, Varşova Chopin Müzik Üniversitesi’nde Alicia Paleta-Bugay ile çalıştı; doktorasını MSGSÜ’de tamamladıktan sonra, New York’ta, Mannes School of Music’de Prof. Yuri Kim ile ustalık çalışması yaptı ve 2018’de mezun olup, aynı kurumda asistanlığa başladı.
Önceki hafta New York’taki 8.Metropolitan Uluslararası Piyano Yarışmasının Büyük Ödülü’ne değer bulundu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları