…İzin verirse demokrasisi!

11 Mart 2019 Pazartesi

Başkanlık rejiminin gerçek demokrasi olmayan demokrasisi her gün yeni bir yüzünü gösteriyor ve toplumu şaşkına çeviriyor.
Başkan Erdoğan, miting meydanlarından TV kanallarına koşuşturuyor; var gücüyle, MHP ile birlikte, gösterdiği belediye başkanlığı adaylarının seçimleri kazanmasına çalışıyor; böylece yerel seçimi, rejimin seçimine dönüştürüyor.
Muhalefet terörist ilan edilerek, Türkiye bütünüyle bir büyük belediye, Erdoğan belediyesi yapılmak isteniyor!

Bağımlı başkan
Geçen hafta AKP ve MHP’nin ortak Ankara belediye başkan adayı Özhaseki diğer adaylarla birlikte TV programlarına, Başkan Erdoğan izin verirse çıkabileceğini açıkladı. AKP-MHP’nin İstanbul adayı Yıldırım ise, aynı isteği Özhaseki’ye göre daha kurnazca yanıtladı; zaten konuşuyoruz demekle yetindi.
Belediye başkanı adaylarının, halkın karşısına Başkan’dan izin almadan diğer adaylarla birlikte çıkmaktan açıkça kaçınmaları, yeni rejimin ana özelliklerinden biridir.
Aslında seçim yarışında eşitlik tanımayan anlayış bir AKP geleneğidir. Erdoğan, daha önceki seçimlerde yaptığı, öbür parti başkanlarıyla eşit koşullarda TV’lere çıkmama biçimindeki tutumunu 24 Haziran 2018’de, Başkanlık rejimine geçiş seçimlerinde de sürdürdü; eşitlikten kaçtı; TV’lere diğer başkan adaylarıyla birlikte çıkmayı reddetti.
Belediye seçimlerinde aynı uygulama yapılıyor. AKP adayları seçmenin karşısına rakipleriyle birlikte çıkmaktan kaçınıyor. Basın-yayının, bu arada TV’lerin yaklaşık yüzde 90’ını yandaş duruma getirmiş olan AKP, yine de basından kaçıyor. Neden?
Sorulması gereken birinci soru budur.
Sakın Erdoğan’ın kaçındığı, yönetimde saydamlık ve basın yoluyla halka hesap verme olmasın?
Önümüzdeki dört yıldan fazla bir süre seçim yok. Merkezi ve yerel yönetimlerin toplum adına denetimini yapması gereken basın- yayın, seçimlerden sonra da asıl görevini yapamayacak. Başkan Erdoğan’ı sorgulayamadığı gibi, eğer seçilirlerse, AKP’li belediye başkanlarının çalışmalarına da ışık tutamayacak; gerektiğinde eleştiremeyecek.
24 Haziran’da denetim üstü bir Başkanlık yaratıldı; hiç olmazsa yerel yönetimlerde bu olmamalı; Başkan’a mutlak bağımlı, kendisinden hesap sorulamaz ve hesap vermez belediye başkanı adayları kesinlikle seçilmemeli! Kimi önde gelen AKP sözcüleri, bize oy verirseniz ahrette sizden hesap sorulmayacak dediğine göre, yerel seçimleri de AKP kazanırsa hem dünyada, hem de ahrette kendisinden hesap sorulamayan merkezi ve yerel yönetimler oluşur ki bu yükü 21. yüzyılın Türkiye’si taşıyamaz.

Ankara’ya tecrübe yakışırmış!
Ankara’nın sokak ve ana caddeleri, Özhaseki ve Erdoğan’ın fotoğraflarıyla süslenmiş Ankara’ya tecrübe yakışır afişleriyle donatılmış bulunuyor.
Afişlerde büyütülerek tecrübe, sözlük anlamıyla, 1. Deneme, sınama, deneyim. 2. Görgü. 3. Fizikte deney demek.
AKP aklı, tecrübenin bu anlamlarından hangisini Ankara halkı için uygun görüyor ve buna yakışır diyebiliyor? Başkanın ve adayın, sırasıyla, İstanbul ve Kayseri’de belediye başkanı oldukları sırada yaptıklarını Ankara’ya yakıştırıyorlarsa bu olmaz, çünkü aradan on yıllar geçti.
Kaldı ki bu ikilinin her iki kentteki belediyecilik tecrübelerini ya da deneyim ve deneylerini nasıl bir araya getirecek ve Ankara’da uygulayacaklar?
Bunu öğrenmek Ankara halkının en doğal hakkıdır.
Çok önemli bir soru daha var: Erdoğan ve Özhaseki Ankara’yı birlikte mi yönetecekler?
Anlaşılan AKP’li Başkan ve seçilirse büyükşehir belediye başkanı el ele vererek, Ankara’ya son 25 yıl boyunca, kenti Cumhuriyetçi kimliğinden uzaklaştırarak verdikleri ağır zararları çok daha aşırıya taşıyacaklar. Üstelik bunu, Başkan’dan izin almadan konuşamayan bir belediye başkanı eliyle yapacaklar, öyle mi?
Cumhuriyet’in başkenti Ankara bunu hiç ama hiç hak etmiyor; hem Ankara halkı buna izin vermez!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları