Küresel Krizlerin Yöresel Tetikçileri...

11 Ekim 2014 Cumartesi

Zengin kuzey dünyasının küresel krizleri, çıkar çatışmalarını, kendi aralarındaki savaşlarla çöz-menin çok pahalı olduğunu yaşayarak, tarihten ders alarak öğrenmeleri sonrasında (İki dünyasavaşçı, Soğuk Savaş süreçleri)... Önceleri çok medyatik bir sunumla “Tarihin, ideolojilerin sonu” tek kutuplu dünya pazarlamasında yaşananları doğru okumak, algılamak; öncelikli yoksul güney, İslam dünyası, Ortadoğu, ülkemiz insanları için, giderek “olmak ya da olmamak” kıvamında ya-şamsal anlam kazanıyor. İnsan hakları, demok-rasi, hukuk devleti düzeni, laiklik algılamalarında yaratılan bilinçli kavram kargaşası, çifte standart-larla yoksul güneyin insanları barış içinde birlikte yaşam olanaklarını hızla yitiriyorlar...
Irkçılık, inançlar eksenli her tür alt kimlik kullanı-larak, özgürlük adına ayrımcılığın pazarlanması ile yaratılan çatışmalar, iç savaşlar; bölgesel savaş-larla küresel krizin gazı alınırken milyarlarca dün-yalının yaşamları inanılmaz bir hızla dibe çekiliyor. Yoksullaşma, yoksunlaşma, işsizlik, insanlık dışı koşullarda çalışma, gelir uçurumları bir yanda, en altta kalmamak için birbirini ezme, yok etme ça-balarında yaratılan bataklıklarda uygarlık, bilimsel gelişme ile tersine, çağdışı, kuralsız, insanlık dışı vahşette yaratılmış kuralsız savaşlar, terör eliyle akıtılan kanın durmaksızın yeni iç, bölgesel savaş-ları, parçalanmaları, kaosu üretmeleri öte yanda...  Emperyal düzenin krizlerine nokta konulamaması en büyük sorun.
Dün sabah ekonomilerdeki gelişmelerin, mer-kez ülkelerin siyasal krizlerinin, dünya ölçeğinde yaşanan iç ve bölgesel savaşlar, derinleşen insanlık dışı vahşetin boyutları arasındaki çarpıcı ilişkileri... ekonomistlerin tarihler, olaylar kayıtlı aktarımlarından dinliyordum. Krizin yeni boyutları, merkezdeki dengeler, çıkarlar çatışmaları, enerji, kaynak paylaşımları, ekonomik, siyasal gücü elinde tutmanın giderek insani değerlerden kopan kirli çıkar savaşları... Yoksul güney dünyasında yaşayan milyarlarca insan için yeni ağır bedel-ler, savaşlar, yeni sınırlar çizilmesini kaçınılmaz kılıyordu...
                                                                 ***
Balkanlar’da yaşanan, herkesi daha yoksul ve yoksun, çaresiz kılan kanlı çatışmalardan, bir tanesi bile ayakta duramayan 9 devletçiğe parça-lanmadan ders alınmadı... Demokratik olamamış eşitlikçi, Marksist denemelerin, Sovyetler’in par-çalanmaları emperyal kapitalist sistemin merhemi olmuştu... Yeni krizlerin hızla gelmesinde yetme-dikleri gibi, kendi halklarını sosyal dampingde, çaresizlikte dibe çekme ile yeni parçalanmaları bir türlü noktalanamıyor... Ukrayna’nın iç savaşı son ayak... Enerji yatakları üzerinde sistemin en ağır sömürdüğü İslam dünyası, Ortadoğu kan revan... Yakın tarih içinde ırklar-mezhepler çatışmala-rı ekseninde parçalanma projeleri içinde olup da ayakta kalabilmiş tek ülke Türkiye... Ulusal Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet kazanımları, Atatürk devrimlerine, tek laik İslam ülkesi olabilmeye, ek-sikli demokratik, giderek geriletilen hukuk devleti düzenine çok şey borçlu...
Ne garabettir ki dönemin emperyal güç odakla-rı, içlerine sindiremedikleri Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından bugüne Cumhuriyetin barış içinde birlikte yaşam çimentosunu oluşturan ortak değerlerini kırmaya yönelik siyasal, stratejik proje-leri, tuzaklarından hiç geri durmadılar... Emperyal dünya düzeni dengeleri sallandıkça, zengin kuzey dünyası kapsamında çıkar çelişkileri, krizlerin boyutları büyüdükçe, yoksul güney dünyasına bi-çilen acılı roller, çatışmalar, iç savaşlar, bataklıklar derinleşiyor. Ayakta kalabilmek, bataklığa çekil-memek, barış içinde birlikte yaşamak zorlaşıyor...
Liberal ekonominin, yeni dünya düzeninin işleyişinin uzmanları, ellerindeki çıplak, tartışması yapılamayacak verilere bakarak sonuçta özetle diyorlar ki: “Sistemin gücü elinde tutan sermaye tekelleri, siyasal iktidarların gündemindeki sorunlar
o kadar boyutlandı ki, çarkların döndürülebilmesi koşulları öylesine ağırlaştı ki, milyarlarca dünyalının ödedikleri bedelle, acıları, evrensel insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi, insanlık adına yaşananlar çok da ilgi, kaygı alanlarına girmiyor... Anlaşılır yeni sloganları, sorumlu oldukları bölge, ülkeler sorunları, insanlık dramlarında bile çözüm arayışlarının onların sorumluluğu olamayacağı yolunda... Doğrudan savaşların, bataklıktan çıkmanın gücü, kurtarıcısı olamayacaklarını açık açık ilan ediyorlar... İnsanlık adına, daha doğrusu kendilerini korumaya yönelik uzaktan katkı, yönlendirmeden sözü açıyorlar...”
Ilımlı İslam projesi ile rol model yapmayı düşün-dükleri İktidarları ile değişen dengelerde stratejik ortaklık bozuluverince, İslam dünyası, Suriye, Kobani, Ortadoğu, yeni haritalar çizimlerinde he-saplar tutmayınca; cepheleşmeyi, çatışmayı, des-tekli rejim değişikliğini amaç yapmış İktidarlarının icraatları ile ülkemizde bugün olanlar yaşanıyor. Büyük Kürdistan düşünde Kürtlerin yöresel tetikçi olarak kullanılmalarının bedelleri de ödeyecekle-rinin yanında hafif kalabilir... Barış içinde birlikte yaşam için direnme anlamlı tek kurtuluş reçete-si... Tek anahtarı da yöresel tetikçi olmaya karşı durmak değil mi?..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları