Siyaset Yapma Yasağı!

13 Ekim 2014 Pazartesi

Türkiye yıllar sonra bir yasakla daha yeniden tanıştı; sokağa çıkma...
Ekim ayı başından bu yana başta Güneydoğu ve büyük illerimiz olmak üzere tüm Türkiye’de artan şiddet eylemleri karşısında hükümet çareyi şiddetli yasaklarda buldu.
Görünen o ki, önümüzdeki günlerde Meclis’e gelecek yasalarla birlikte zaman zaman provokasyonlara da sahne olan toplumsal eylemlere karşı olağanüstü önlemler içeren yasalar gelecek. Sokağa çıkma yasağının yanı sıra Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın ağzından fırlayan demeç mermilerine bakılırsa yeni bir yasak daha geliyor; siyaset yapma yasağı.
Hükümet ve onun Cumhurbaşkanı, ana muhalefet liderinin düşüncelerine katılmayabilir. Ama ona “Sen sus” deme hakkına sahip değildir. Bu düpedüz sokağa çıkma yasağından daha vahim bir siyaset yapma yasağı getirmektir.
İletişim fakültelerindeki basın özgürlüğü derslerinde şöyle bir tanım vardır:
Basın özgürlüğü yurttaşların düşüncelerini ifade etmemesi için de kullanılabilir!
AKP’nin medyası da hükümete koşut olarak tüm eleştirel bakışları adeta terör faaliyetiymiş gibi gösteriyor. Bir bakıma basın özgürlüğünü muhalefetin, kanaat önderlerinin düşüncelerini ifade etmesini engellemek için kullanıyor.

***

10 Ekim Cuma günü CHP İzmir İl Başkanlığı’nın “Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında İzmir ve Türkiye” konulu arama konferansı vardı. CHP yönetiminden katılanlar, hem partinin yeni hedeflerini hem bugünkü Türkiye’yi anlattılar. Prof. Dr. Sencer Ayata, seçmen eğilimlerini değerlendirdi, CHP’nin kalkınma odaklı olarak halka gitmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Burhan Şenatalar, sosyal demokrasinin çerçevesini çizdi, içinin doldurulması gereken yönlerini paylaştı. Doç. Dr. Selin Sayek Böke, AKP’nin ekonomide 2007 sonrası programsızlığına değindi, sosyal piyasa ekonomisine vurgu yaptı.
Konferansa katılan bilim insanları da 2015 seçimlerinin kendi açılarından görünümünü paylaştılar. Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, bugünkü gidişin yasaları anayasayı hiçe sayan bir fiili başkanlık sistemi olduğunu, 2015’te parlamenter sistemle bu kuralsız gidişin oylanacağını söyledi. Prof. Dr. İlhan Tekeli, CHP’nin yapması gerekenleri sıralarken, birinciliği “coşkuya” verdi. Topluma ve CHP tabanına coşku vermedikten sonra üretilecek politikaların oy getirmeyeceğini söyledi. Prof. Dr. İlter Turan ve Prof. Dr. Tanju Tosun siyasetin içinde bulunduğu durumun çarpıklıklarını dile getirdiler.
Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilci Yardımcısı sevgili Şükrü Küçükşahin de, iktidara gelme yöntemleriyle iktidarı sürdürme yöntemleri arasındaki bozulmalara dikkat çekti. İl Başkanı Ali Engin, yapılan konuşmalardan aldıkları dersi özetledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da şu özlemini dile getirdi:
“Türkiye’nin en sağlam kamu kurumuyuz. Ama artık ben de düşüncelerimize ait bir iktidarla çalışmayı özledim!”

***

AKP’nin koymaya çalıştığı siyaset yasağına karşı CHP de 2015 seçimlerine nasıl hazırlanılması gerektiği sorusuna yanıt arıyor. Özellikle Prof. Dr. Kalaycıoğlu’nun altını çizdiği parlamenter sistem-hukuk dışı gidiş ikilemi 2015’i sadece parlamentonun yenileneceği bir seçim değil, parlamenter sistemin oylanacağı bir seçim haline getiriyor.
İktidar sadece ana muhalefeti susturmak ve etkisizleştirmek değil, HDP’yi de fiilen devre dışı bırakmak istiyor. Gerekirse İmralı ve Kandil ile kendine ait kurumlarmış gibi çalışmak istiyor.
Bu gidişe karşı tüm muhalefet partilerinin ortak sorumluluğu, Meclis’in işlevine uygun bir şekilde parlamenter sistemin en önemli kurumu olarak çalışmalarını sürdürmesini sağlamaktır. CHP de iktidara gelme siyaseti arayışlarını yıl başına kadar sürdürmeli, genel merkez bu konudaki bütün önerilere ve arayışlara açık olmalı, en geç yıl başından sonra da herkes sadece ve sadece seçim başarısı için koşmalı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Seçimden sonra! 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları