Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kimin milli takımı
Özeleştiri asla yapamıyoruz. Ama işler ters gittiğinde bir gerekçe bulmak da şart. O da bir başkaları oluyor tabii ki. Özellikle duygusallığın, sübjektivizmin dorukta olduğu futbolda en başta başvurulan şey bu; bir suçlu icat et, okları onun üzerine sal. Sen de kenara çekil ve seyret.
Beşiktaş’taki başarılı iki sezonu asıl mimarlarına bakmaksızın herkes kendine yonttu her zaman olduğu gibi. Ama şimdi başarısız son iki sezonun ardından kimse sorumluluğu üstüne almıyor. Ve hep birileri bulunuyor suçu üstüne atmak için. O birilerine isim belirtmeden güzellemeler (!) yapılıyor. Yönetim bazında bu böyle de takım içinde farklı mı? Sürekli kendisinden çok şey beklenen ama onları veremeyen ruhsuz (!) futbolcular yaratılıyor ve işin içinden çıkılıyor.
Bu futbolcu Babel oldu, Talisca oldu en çok da Oğuzhan oldu. Şimdi de kaleci Karius. Teknik direktör Güneş bazen üstü kapalı bazen açık ‘bekleneni veremeyen’ futbolcularını eleştirdi herkesin gözü önünde. Sanki takımın futbolundan tümüyle onlar sorumluymuş gibi. Takımın paslı oyundan uzaklaşmasını ve artık zaman zaman parlayan oyunla kazanmayı amaçlamasını, bunun getirdiği kötü sonuçları gözden geçirmedi. Takımı inatla Quaresma’ya göre kurmakta ısrar etti.
Tamam transferlerle, sürekli değişen kadroyla, üstelik kalitesi giderek azalan futbolcularla işi zordu ama eldekilerle daha iyisini yapması da pekâlâ mümkündü. Yanlış oyuncu tercihleri olmasa, ya da sistemi oyuncularına göre kursa mesela.
Milli takım olunca
Şimdi maçların son beş dakikasında oyuna aldığı Oğuzhan’ı Milli Takım’a çağırdı Güneş. Quaresma’nın olmadığı bir ortamda artık onu oynatacak mı bilinmez. Ama şu kesin onun prensi bundan böyle Quaresma değil, büyük ihtimalle Emre Belözoğlu olacak.
Lucescu Milli Takım’a, takımı gençleştirsin diye getirildi. Ve gerçekten de takımın yaş ortalaması çok düştü. İyi bir jenerasyon yakalandı. Sevimli, iyi mücadele eden bir takım oluşturuldu. Ama yine bir şeyler oldu, yine kararlar değişti ve bu kez Emre’yi, Burak’ı ve belki de Arda’yı ve Volkan’ı yeniden Milli Takım’a alacak bir başka teknik direktöre ihtiyaç duyuldu. O da uzun pazarlıkların sonunda Güneş oldu.
Kişisel fikrim takımların gençleştirilmesinde mutlaka tecrübeli bir-iki kişinin de takımda olması yönünde. Yoksa çok koşan ama sonuca gitmekte zorlanan takımlar oluşabiliyor. Buraya kadar tamam. Ama o bir-iki tecrübeli oyuncu takımın sahibi gibi davranırsa hatta teknik direktörün de üstüne çıkarsa orada takım yaratmak mümkün değil. Geçmişte ilişkileri üst makamlarla iyi olan imtiyazlı kişilerin nasıl da Milli Takım’ı kendi çiftliklerine çevirdiğini görmemiş miydik? Ve tam da bu yüzden sil baştan yapma gereksinimi duymamış mıydık? Şimdi bu geriye adım niye?
Önce Milli Takım’ın kimin; bir-iki kişinin mi, yoksa tüm ülkenin mi takımı olacağına karar vermek gerekmez mi?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
En Çok Okunan Haberler
- Kepez Belediyesi'nde yeni başkan belli oldu
- ‘Haddini bilsin, tepemin tasını attırmasın’
- Merkez Bankası faiz kararını açıkladı
- AKP'li isimden istifa çağrısı!
- CHP’nin yükselişi sürüyor
- Dilan ve Engin Polat çiftinin yargılandığı davada karar
- 'Kapıdan içeri sokmayın'
- Evlilikte şanslı olan 4 burç!
- Soylu geri mi dönüyor?
- Son mesai saatinde 4.5 milyonluk fatura kesilmiş