Tükeniş noktası

22 Mart 2019 Cuma

Ülkeyi 17 yıldır yöneten iktidarın kadroları ve taraftarları bugün gelinen tükeniş noktasını gerçekten görmüyorlar mı?
Bugüne kadar alınan birbirine taban tabana zıt, son derece sert ve tartışmalı (ve bence yanlış) iç ve dış politika kararları...
Bu kararların neredeyse bir gecede değişen tepeden inme emirlerle uygulamaya sokulması...
Hem kaynakların bitmesi, hem umutların solması...
Gelinen maddi ve manevi tükeniş noktası...

İktidarın yönetici kadroları ve onlara oy verenler tarafından görülmüyor mu; onları rahatsız etmiyor mu?

***

Demokrasiyi ve insan haklarını geliştirmek için verilen sözlere rağmen, bütün temel hak ve özgürlüklerin baskılandığı noktaya gelmek:
Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefinden şimdi neredeyse düşmanlığa geçmek...
ABD ile bir müttefik, bir düşman olmak...
Libya konusunda “NATO’nun orada ne işi var” demek, sonra da NATO müdahalesine katılmak...
Suriye’de Esad’la kanka olup, birlikte kabine toplantıları bile yaparken, birdenbire “Hain Esed” diyerek Suriye savaşına dahil olmak...
Kürtler konusunda, terör örgütü PeKaKa’yı bile bir dönem muhatap alırken (ki bence çok yanlıştı) şimdi meşru bir parti olan HDP’yi dahi terör örgütü uzantısı olmakla suçlamak...
FETÖ ile birlikte yargıya el koyduktan sonra, Silivri davalarında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, Üniversite’yi, Medya’yı ezip yok ederek tümüyle parti emrine aldıktan sonra, bütün suçu sadece FETÖ’nün üstüne yıkıp kendi içindeki FETÖ yandaşlarını/artıklarını temizlememek...
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan müdahalelerle FETÖ’yü 15 Temmuz’da darbe teşebbüsünde bulanacak güce eriştirmek ve sonra bu teşebbüsü bahane ederek 20 Temmuz’da kendi darbesini yapmak...
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve halkoylamalarında eşitliksiz ve adaletsiz ve hatta yasalara aykırı koşulları empoze ederek sonuç almak...
Yargıyı ve medyayı bütünüyle parti emrine almak, durumdan vazife çıkaran “kraldan çok kralcı” bir konuma getirmek ve toplumu nefes alamayacak kadar baskılamak...
Ekonomiyi krize sokmak, halkı yoksullaştırmak, gelir dağılımı adaletsizliğini daha da artırmak...
Ülkenin Cumhuriyet’ten bu yana ürettiği bütün birikimlerini sıfırlamak...
Yap-işlet-devret anlayışıyla, yerli ve yabancı müteahhitlere gerçekçi olmayan yüksek bedellerle hazine garantileri vererek gelecek kuşakları da borç altına sokmak...
Liyakat ilkesi yerine kayırmacılık ilkesini uygulayarak ülkenin bütün yetişmiş insan gücünü ve yetenekli gençlerini umutsuzluğa sevk edip yurtdışına göçü hızlandırmak...
Ve daha bütün bunlar gibi birtakım yanlışlarla toplumun bugününü ve geleceğini karartmak...
Ve böylece tükeniş noktasına gelmiş olmak...
İktidar mensupları ve onlara oy vermiş kişilerce görülmüyor mu; bu gerçek onları rahatsız etmiyor mu?

***

Bir iktidar ülkenin tüm kaynaklarını yağmalayarak tükettiğinde, saydığım bütün yanlışlarına ve çelişkilerine rağmen iktidarda kalabilir mi?
DAĞITILACAK KAYNAKLARIN VE UMUTLARIN TÜKENDİĞİ NOKTA, GELİNEN SON NOKTA DEĞİL MİDİR?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları