Tutuklu Bir Öğretmenin Haykırışı!

26 Kasım 2013 Salı

“Merhaba,
‘Öğretmenim, 24 Kasım’ı sizsiz nasıl kutlayacağız? Hani bugün sizin gününüzdü? Nasıl oluyor da sizin gününüzde siz tutuklusunuz?’
24 Kasım yaklaşırken böyle mektuplar alıyorum öğrencilerimden. Daha kirlenmemiş beyinleriyle, saf ve temiz bir şekilde dile getiriyorlar düşüncelerini. Mantıkları bir türlü almıyor, her gün gördükleri, onlara sevgiyi öğreten birinin neden tutuklu olduğunu, on aydır hâlâ onların yanlarına dönmemesini.
Oysa okulda olsaydım, ‘
Hocam al bunu, ben daha hiç kimseye hediye almadım, ilk sensin. Bunu kimseye göstermeden al’ diyen öğrencime hediye kabul etmediğimi, onu incitmeden nasıl anlatabilirim diye düşünüyor ya da öğretmenler odasında birbirine üstünlük taslarcasına hediyelerini gösteren meslektaşlarıma bunun doğru olmadığını söylemenin dışlanmışlığını yaşıyor olacaktım. Okul aile birliğinin düzenleyeceği yemek için katılmama çağrısı yaparak bu sözde günü kutlamamak gerektiğini anlatacaktım onlara.
24 Kasım sözde bir gündür. 1981 yılından itibaren Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Günü meşrulaştırmak için Atatürk’ün Millet Mekteplerindeki Latin alfabesini öğrettiği gün seçilmiştir. Köy Enstitülerini kapatan zihniyet, 80 cuntasıyla binlerce öğretmeni gözaltına alıp işkencelerden geçirmiş, yıllarca haksız yere zindanlarda çürütüp çıkarılan yasalarla açığa alarak öğretmen kıyımı yapmıştır. Sonra da sanki bunları yapan kendisi değilmiş gibi adeta günah çıkarmak adına
‘Alın hadi sizin de bir gününüz olsun. Unutun, unutturun. Akıllı olun ha! Bakın bu bizim kıyağımızdır!’ demeye getirmiştir.
O gündür bu gündür yönetenler bize kıyak geçmeye devam ediyor. 19 Şubat 2013 tarihinde biz de bu kıyaktan nasibimizi aldık. Bir şafak baskınıyla tutuklanıp F tiplerine gönderildik. Sekiz ay iddianamenin hazırlanmasını bekledikten sonra gelen iddianamede gördük suçlarımızı! Tamamen demokratik basın açıklamaları ve eylemler nedeniyle tutukluyuz dokuz aydır. Bu uygulamalar 80 darbe sürecinin daha da artarak devam ettiğini gösterdi. O günlerde devrimcidemokrat kişilere yapılan uygulamalar bugün muhalif tüm halka yönelmiş durumda. Solcu olmana gerek yok. AKP’ye muhalifsen ölebilirsin, sakat kalabilirsin, tutuklanabilirsin ya da sürgün edilip görevden alınabilirsin. Haziran ayaklanması sonrası cezalar alıp yerleri değiştirilen öğretmenler gibi.
Tüm bunlara rağmen büyük törenlerle kutlanacak 24 Kasım yine. Öğretmenlik mesleğinin öneminden, kutsallığından bahsedilecek riyakârca. Bizler, arkadaşlarımız dışarıda, bu ikiyüzlülüğü haykıracağız yüzlerine!
Biz öğretmenlerin meselesi bir gün meselesi değildir. Biz öğretmenler kutlama yapmak, eğlenebilmek ya da hediye almak için bir gün istemiyoruz. Yaşadığımız dünya güzelleşmedikçe, çocuklarımız için güzel ve yararlı şeyler üretilmedikçe, kendi yaşantımıza yön verip üreten, eğiten, sorgulayan, sorgulatan olamadıkça ve gerçeklerin arkasında cesurca durmadıkça herhangi bir günün anlamı yok. Biz öncelikle yaşadığımız hukuksuzluğun bir an önce bitmesini ve adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Bir hukuk devleti olmanın gereği olarak yasaların uygulanmasını,demokrasinin ‘
ileri uygulamalarının!’ kaldırılmasını, demokratik, bilimsel, anadilde parasız eğitim taleplerimizin kabul edilmesini, mesleki onurumuzun ayaklar altına alınmamasını istiyoruz. İnsanca yaşamak için emeğimizin karşılığı bir ücret istiyoruz. Bunların sadece istemekle verilmeyeceğini ödediğimiz bedelle biliyoruz. Tüm bu taleplerimizi verdiğimiz örgütlü mücadeleyle kazandığımız gün, biz öğretmenlerin gerçek günü olacaktır!”
Ayşe Tuncer Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi C-10

Tutuklu bir öğretmenin haykırışını okudunuz. 24 Kasım’da öğretmenlerimizin nasıl coplandığını, biber gazında boğulduklarını gördünüz. Onlar bizim öğretmenlerimiz, onların mücadelesi karşısında saygıyla eğilmek yetmez, sokaklara çıkıp arkalarında durmak gerekir. Çünkü onlar çocuklarınızın öğretmenleri!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları