Venezüella’da sınıf temelli muhalefet

26 Mart 2019 Salı

Dün Cumhuriyet’te Uğurcan Ülger imzasıyla bir röportaj yayımlandı. Venezüella Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (Partido Socialismo y Libertad-PSL) liderlerinden sendikacı Orlando Chirino ile yapılan söyleşiyi ilgiyle okudum.
2012’deki seçimlerde başkanlığa aday olan Chirino, ülkesinde işçi mücadelesinin önemli bir ismi. Emperyalistlerin 2002 yılında, dönemin Devlet Başkanı Hugo Chavez’e yönelik darbe girişimine ve petrol lokavtına karşı kitlesel direnişte de en ön safta yer aldı.
Ocak ayında Maduro, ikinci devlet başkanlığı dönemine başlarken bir yazı yazmıştım. Venezüella’nın bugünkü duruma gelmesinde oynadığı rol nedeniyle eleştirerek, ülkenin Bolivarcı Devrim’den epey uzaklaştığını belirtmiştim.
O yazımın ana mesajı şuydu:
“Emperyalizmi durdurmak isteyen lider, öncelikle ülkesinde yargı bağımsızlığını sağlar, adil ve özgür seçim yapar. Maduro gibi yargıyı susturup Ulusal Meclis’i işlevsizleştirdiğinde ise diktatörlüğe kayar ve emperyalizme geçit verir. Ülkesinin bağımsızlığını korumayı hedefleyen, ilk olarak demokrasiyi güçlendirir. Bu, tarihin tüm dönemlerinde her ülkede böyle oldu.”

Emperyalizmin kıskacında bir ülke
Sonrasında seçimleri tanımayıp kendini geçici devlet başkanı ilan eden muhalefet lideri Guaido’nun ABD ile birlikte Maduro’yu kuşattığına tanık olduk.
O dönemde, “Maduro’yu eleştirmek, emperyalizme destek vermektir” diyenler çok oldu.
Oysa anlatmak istediğimiz şuydu: Venezüella halkı, elbette emperyalizme karşı birlik olmalı ama Maduro gibi kötü yöneticilerin hataları yüzünden bu müdahaleye geçit verdiği de görülmeli.
Chirino da bunu söylüyor. “Maduro’ya politik destek vermeksizin Trump’ın emperyalist tehditlerine ve Guiado’nun darbe girişimlerine karşı birleşilmesi” çağrısında bulunuyor.
Chavez ve Maduro’nun politikalarına “işçi düşmanı” olduğu gerekçesiyle karşı çıkıyor.
Maduro’nun, Chavez’in yarattığı “Boliburjuvazi” (hükümet yanlısı burjuvalar) desteğiyle diktatöryal bir rejim kurduğunu; Guaido’nun ise, ABD emperyalizminin ülkedeki başlıca temsilcisi olduğunu söylüyor.
Venezüella’nın kapitalist ekonomik yapıdan çıkmasını sağlamayan, çokuluslu petrol şirketlerini ülkeden kovmayan, işçi ücretlerini 6 dolara kadar düşüren “21. Yüzyıl Sosyalizmi”nin bir “sahtekârlık” olduğu görüşünde.
Maduro ve Chavez hükümetlerinin emperyalizm konusunda ikiyüzlü bir politika uyguladığını şu sözlerle anlatmış Chirino:
Bir yandan ‘imparatorluğa karşı söylemlerde bulunurken, diğer taraftan Total, Shell, Mitsibushi, Lukoil gibi çokuluslu şirketlerle anlaşmalar yaptılar ve emperyalist ülkelere dış borcu ödemeyi sürdürdüler.

Krizin faturası patronlara!
Peki, kendisi ne öneriyor?
Maduro yönetimine karşı sınıf temelli bir muhalefetin mümkün olduğunu söylüyor.
Yüzde 100 kamulaştırma, toprak reformu, dış borçların reddedilmesi gibi cesur politikaların yer aldığı bir politik programı var.
Kendisini solda gören hiç kimse Maduro tipi bir sözde ilerici hükümeti savunmamalı” diye uyarıyor Chirino. Çünkü Chavez ve Maduro’nun izledikleri politikalarla sosyalizme yürümediklerini düşünüyor.
Geçmişte Öfkeliler hareketinin ve tüm dünyadaki milyonlarca işçinin sloganını sahiplendiği gibi “Krizin faturası işçilere değil, patronlara!” diyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları