Feyzi Açıkalın

Zannetmiştim ki seçimler normal sürecinde gelişecek

27 Mart 2019 Çarşamba

Alanya’da siyasi ittifakların açıklanmasının ardından bir yazı kaleme almıştım. O makalede, sağcılar arasında geçeceği yorumunu yaptığım, böylece taraftarı olamayacağım seçim yarışında, adaylara başarılar dilemiş ve oy kullanmayacağımı belirtmiştim. Düşüncemde yanılmışım!

Yanılmam, bunca deneyimime rağmen hala yalnızca yerel ölçekte, adayların programları ve projelerinin değerlendirileceği bir seçim yarışının geçeceğini ummaktan kaynaklanmıştı. Yıllar içinde tanık olduğum diğer onlarca seçim sürecinin bir benzeri yaşanacak zannettim…

Misal, yüzbinlerce lira harcanarak ilan panoları yerleştirilecek; broşürler hazırlanacak; seçim araçları kiralanacak; merkezi alanlarda seçim ofisleri denen büyük kıraathaneler oluşturulacak; araçlar giydirilecekti.

Fotografçıya gidilecek, binbir sıkıntıyla pozlar verilecek; samimi olmayan gülüşler sergilenecekti. Şimdilerde moda olan seçim ajansının hazırladığı sloganların, danışmanlarca beğenilmemesiyle küçük sorunlar yaşanacaktı.

Karşı tarafın strateji belirleyen takımının içine casuslar yerleştirilecek, kendi aralarında casus araması sıklaştırılacaktı. Son günlerde bel altından vurabilmek için arayışlara gidilecek, bu iş için adamlar tutulacaktı.

En önemlisi, yerel basına ilan verilmesiydi. Sanmıştım ki, haklı olarak dört gözle seçimleri bekleyen yerel basın, aldığı ilan ölçeğinde tarafsız kalıyormuş gibi davranacak, yalnızca manşet aralarında asıl niyetini gösterecekti! Ham hayalmiş…

Seçimin yüzyıllardır(!) belirleyicisi olduğu bilinen tarikatın çekleri bu kez hamiline kesilecek, son akşamki kaymalar önlecekti.

Meclis listeleri hazırlanırken en çok oy getirmesi beklenen gurup ya da kişilerin isimleri doğal olarak öne çıkacaktı. Nereden bileyim seçimi kan davası haline döndürenlerin, bir dönemki ortaklarını kırma pahasına parayı basıp, listeye kendi adaylarını yerleştireceğini…

Bir gövde gösterisi niteliği taşıyan geleneksel seçim yürüyüşü ve ardından mitingin olacağını biliyordum. Ama katılım için kurumsal baskının olabileceğini tahmin etmemiştim.

Tabii ki adaylar bağımsız değildi ve bağlı bulunduğu siyasi organlardan destek alacaktı. Seçim şarkılarından başlayan bu destek, anlamlandırılamayan milyonlarca liralık harcamalara kadar sürecekti. Ama…

Ama koskoca siyasilerin şehre gelip eşinin dostunun, akrabasının, komşusunun içinde yer alacağı yasal siyasi oluşumu hain, terörist, alçak diye tanımlayabileceğini doğrusu hiç ummamıştım. Daha da beteri, bu sözlerin yerel medyanın bir bölümü tarafından özenle saklanacağını beklemiyordum.

Devleti yöneten siyasi iktidarın gerginlik ve düşman yaratma politikalarını tekrarlayacağını, herkes gibi ben de seziyordum. Ama halkına kaliteli bir yaşam sunabilmek adına düzenleme yapılması, bu anlamda sunulacak hizmetlerin sözlerinin verilmesinden başka bir şey beklenmemesi gereken belediye başkanlığı seçimlerini ülkenin bekasını koruma oylamasına döndürecekleri, doğrusu aklımda yoktu.

Bu yüzden, düşüncemi değiştirdim. Artık oyumu kullanacağım. Alanya ve ülkedeki tüm demokrat dostlara da önerim bu doğrultudadır. Hala ne yapacağını bilemeyerek, sırf protesto için bağımsız ya da daha marjinal adaylara oy vermeyi düşünmenin bir yarar sunacağını zannetmiyorum.

Evet, siyasi iktidar ortaklığının söylediği gibi ülkede bir beka sorunu var. Ama onların yaydığı anlamda değil! Onun için, kazanacak adayın kimliğine, bizi ne ölçekte temsil ettiğine bakmaksızın artık bir aritmetik hesabına dönüştürülen demokrasi anlayışında galip çıkabilmek için oy kullanılması gerekiyor.

Son olarak unutmayalım ki, o perdenin arkasına giren her sağcı, ortağını sevmese de aslına rücu eder! Gider oyunu, bağımlısına verir…

 

 

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları