Asıl beka...

29 Mart 2019 Cuma

Son 3 gününe girdiğimiz yerel seçim maratonu, AKP’nin her gün, her saat ısıtıp ısıtıp önümüze sürdüğü “beka” üzerinden oldu. Kendilerine oy vermeyeceklere yönelttikleri sıfatların listesi her geçen gün uzayıp durdu: Adi, terörist, şerefsiz, bölücü, çöp, çukur, pislik, ateist, dinsiz, sahte...
Asıl “beka”nın ne olduğu konusuna ise hiç girilmedi. 21. yüzyıl Türkiye’si olarak neredeyiz gerçekten? Ne üretiyor, ne satıyoruz? Mühendislerimiz, bilim insanlarımız neler yapıyorlar?
Eğitimde neredeyiz? Genç nesillerin önüne ne koyuyoruz?
Mesela üniversite mezunu 1 milyon gencimiz işsiz. İş arıyor, bulamıyor, bulma umudunu bile yitirmiş durumda.
Genç kız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Ben de bir mühendis olarak işsizim. İşsizlik için planladığınız şeyler var mı” sorusunu yöneltiyor. Erdoğan sanki iş arayan mevsimlik tarım işçisiymiş gibi trajikomik bir yanıt veriyor: “İşsizlik zaman zaman mevsimseldir. Bu mevsimler işsizliğin tırmanışta olduğu dönemler. Yaz ile birlikte işsizlikteki durum değişecektir. Bu olumlu istikamette gelişecektir.”
Beyin göçü had safhada. Üstelik eğitimli beyinlere en fazla ihtiyacımız olduğu dönemde. Yapay zekâ, akıllı fabrikalar, otonom niteliği artan robotlar, nesnelerin interneti, büyük veri, sensörler, bulut bilişim... Adına 4. Sanayi Devrimi dediğimiz, içinde bulunduğumuz dönemin belirleyicileri.. Kaçış yok. Ya bunun üreticisi olacaksınız ya da başkalarının ürettiklerini satın alıp sadece tüketicisi olacaksınız.
Seçim dolayısıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu kentlerindeydik.. Mardin, Diyarbakır, Van... Kentler giderek gelişiyor, hakkını verelim. Büyük, yüksek binalar, modern kafeler, geniş bulvarlar, restoranlar, kebapçılar, kuyumcular, cep telefonu operatörlerinin mağazaları... Tüketime yönelik ne ararsanız var ama üretime, sanayiye yönelik neredeyse hiçbir şey yok. Hemen her kentte üniversite var ama mezun ettiğimiz öğrencilere iş yok. Tabii eğitimin kalitesi, içinde bulunduğumuz dönemin gerçeklerine, ihtiyaçlarına ne kadar yanıt verebildiği de tarşılıyor. İşte asıl beka tüm buralarda...
Dünya yüksek teknoloji ihracatı sıralamasında 102. sırada yer alıyoruz. Yüksek teknoloji olarak kabul edilen ürünlerin payı son 5 yıldır sadece yüzde 3.5 seviyesinde. Bu yüzden ihracatımız yerinde sayıyor ve ihracatın kilogram fiyatı zerre yükselmiyor.
Dünya yenilikçilik peşinde. Ürünlerin, sistemlerin, tasarımların... Hemen her alan, her meslek dönüşüyor. Otomotivden tıbba, gıdadan mimariye... Tarımda ekimi, çapalamayı, sulamayı, hasadı tek başına yapan robotlar geliştiriliyor... 24 saat çalışabilen, asla yorulmayan robotlar...
Yenilik peşinde olanlar “zekâ ve akıl” üzerine odaklanıyorlar. Sadece mühendis veya sadece ziraatçı olmak da yetmiyor; çok disiplinli alanlara yöneliyorlar. İşte asıl beka bunların ülke politikalarında olup olmamasında... Bunların konuşulmasında.
Neden güçlü ve yenilikçi, yetenekli, sürdürülebilir kentleri nasıl oluşturabiliriz diye konuşmuyoruz yerel seçimlerde, “beka”yı burada aramıyoruz? Yerinde aş, iş, yerinde üretim, yerinde katma değer demiyoruz?
Bilgehan Gürlek geçen hafta Herkese Bilim Teknoloji dergisinde bu konuda önemli bir yazı serisine başladı. Okumanızı öneririm. Küresel Güçlü Kentler Endeksi ve Yenilik Kentleri Endeksi’nden bahsediyor. Kentlerin ekonomi, ar-ge, kültürel etkileşim, yaşanabilirlik çevre ve ulaşım olmak üzere 6 başlıkta 70 göstergenin puanlaması üzerinden oluşturuluyor endeks. Toplumsal özgürlük ve eşitlikten, bilgi iletişim teknolojilerine kolay erişime, patent sayısından, müze ve konser salonları sayısına, insan altyapısına kadar her şey değerlendiriliyor. Yenilikçilik dedik, Sanayi 4.0 dedik. Bunlar öyle olsun deyince olmuyor. Hepsi de bir ekosistemin parçası.
İşte aramamız gereken asıl “beka” burada...  

<haber-dikey:1317810>



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları