‘Yeni Türkiye’de Gazetecilik

20 Ekim 2014 Pazartesi

AKP iktidarının 12. yılında, Çankaya Köşkü’nde yaşanan devir teslim töreninden itibaren Türkiye yeni bir döneme girdi. 12 yıldır başbakanlık görevini yürüten Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olurken, Türkiye’nin dünyada karşılaştığı zorlukların mimarı olarak görülen dış politikanın patronu Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığında yeni hükümet kuruldu. İktidarın, “Yeni Türkiye” sloganıyla sunduğu dönemin ülkemize neler vaat ettiği, geçen 50 günlük sürede olanca ağırlığıyla ortaya dökülüverdi. Türkiye’nin toplumsal ve düşünsel atmosferini karamsarlaştıran bu dönemin öne çıkan başlıklarını şöyle sıralayabiliriz:
* Dar anlamda Suriye politikası, geniş anlamda ise başarısız dış politikanın sonucu olarak IŞİD tehlikesi Türkiye’nin sınırlarına dayanmakla kalmadı, ülkemizin içine de sıçradı. Dışarıda ve içeride “IŞİD’e destek” suçlamalarıyla karşı karşıya kalan hükümet, görülmemiş genişlikte savaş yetkileri içeren bir tezkereyi Meclis’ten geçirdi.
* Suriye’de Kobani’ye dayanan IŞİD tehdidi karşısında hükümetin samimiyetsiz tutumu, içeride PKK ile yürütülmekte olan ‘çözüm sürecini’ doğrudan etkiler hale geldi. HDP ile İmralı’dan gelen “Kobani düşerse çözüm süreci biter” tavrıyla başta Güneydoğu olmak üzere Türkiye’de sokaklar hareketlendi. Karşıt gruplar arası çatışmalar ve polis şiddeti 40’ın üzerinde yurttaşın canını aldı.
* Yoğun gündem arasında yeterince tartışılamayan ama ülkenin geleceğini çok derinden etkileyecek en önemli icraatlardan biri, okullara türbanın sokulması oldu. Aslında CHP’nin sunduğu zemin sayesinde üniversitelerde, kamuda ve Meclis’te kadınlara başlarını örtme serbestisi sağlanmıştı. Ancak hükümet kimseye sormadan attığı yeni adımla, “Benim için uzlaşma değil, gizli gündemim esastır” demiş oldu.
* İlköğretimde türbanı ‘özgürlük’ olarak gören AKP, Kobani eylemlerini bahane ederek özgürlükleri kısıtlayan bir güvenlik paketi çıkarma konusunda en ufak tereddüt göstermedi. Türkiye bir kez daha “polis devleti” tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
* Özgürlük-güvenlik dengesini altüst edecek bir diğer düzenleme de AKP tarafından Meclis’e sevk edilen yeni pargı paketi. Hukuk devletine rahmet okutacak pakette, dinleme ve teknik takiplerin kapsamı genişletilirken, mal varlıklarına el koyma da kolaylaştırılıyor. AKP sözcüleri ‘reform’ diye satmaya çalışsa da, düzenleme “dinlemeizleme- el koyma” paketi olarak hafızalara yerleşti bile. Yeni düzenlemelerin öncelikli hedefinin biz gazeteciler olacağını öngörmek için ise kâhin olmaya gerek yok.
* 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrasında yargıyı kendine bağlamak isteyen AKP’nin, hukuku yok sayacak düzenlemeleri kamuoyunda tartışmaksızın HSYK seçimlerinin hemen ardından gündeme getirmesi düşündürücüdür. ‘Dinle-izle-el koy’ paketinin, HSYK’de hükümetin açıkça desteklediği Yargıda Birlik Platformu’nun çoğunluğu kazanmasından hemen sonra Meclis’e getirilmesi, bu antidemokratik düzenlemelerin uygulayıcısı olarak yeni HSYK’nin görüldüğünün işareti.
* HSYK seçimleri arkasından hızlanan bu hukuki düzenlemelere son olarak 17 Aralık dosyası için verilen takipsizlik kararı da eklendi. AKP hükümetinin 4 bakanının astronomik rüşvet suçlamaları nedeniyle istifa etmek zorunda kaldığı, tarihimizin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu göz göre göre kapatılıyor.
* Hükümet, yargıyı zapturapt altına alıp kendisini olağanüstü güçlendirirken en güçlü direnci Anayasa Mahkemesi’nden görüyor. Torba yasadaki antidemokratik maddelerle ilgili iptal kararları, hukuk devletini zorlayan yeni düzenlemelerin tartışılacağı yeni dönemde yürütme ile yargı arasında ciddi bir gerilimin habercisi sayılmalıdır.

***

“Yeni Türkiye”nin üzerinde durulması gereken bir başka özelliği de Erdoğan’ın ‘başkanlık’ hevesi.
- Polisin yetkilerini artıracak paketi, Türk halkı ilk kez başbakan yerine cumhurbaşkanından duydu. Keza IŞİD’le mücadele kapsamında üstlenilen sorumlulukları da yine Erdoğan’dan öğrendik.
- Bir cumhurbaşkanının yurt gezilerine çıkarak başbakan gibi propaganda yapmasını, başbakan ile birlikte kendilerini eleştiren herkesi vatan hainliğiyle suçlamasını ilk kez görüyoruz.

***

İşte bu tarif etiğimiz baskı ve kutuplaşma ortamında gazetemiz Cumhuriyet, hükümeti denetleme ve halkın gözü-kulağı olma görevini en iyi şekilde yerine getirme gayreti içinde.
Sınırımızdaki sıcak savaş ve içeriye ölümcül etkilerini Suruç, Kobani, Erbil ve Diyarbakır’da;
ABD ile askeri pazarlıkların perde arkasını New York ve Ankara’da;
Ülkemizi sıkıyönetim dönemlerine döndürecek yasal düzenlemelerin ayrıntılarını Meclis’te;
17 Aralık dosyasının ibretlik kapatılış hikâyesini İstanbul’da;
Baskı ve sansür ortamının toplumun diğer katmanları üzerindeki olumsuz yansımalarını da Ekonomi, Eğitim, Kültür ve Spor servislerimizdeki
deneyimli muhabirlerimizin haberleriyle, yazar ve çizerlerimizin ustaca yorumları eşliğinde en kapsamlı sunan tek gazete Cumhuriyet oldu.
Her şeye rağmen gazeteciliğe devam...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları