Öğrenilmiş çaresizlik ve İmamoğlu!

04 Nisan 2019 Perşembe

Öğrenilmiş çaresizlik, kısaca “Belli bir durumda ‘Ne yaparsan yap, başaramayacaksın’ inancının egemenliğidir.”
İnsanın bizzat kendisinin sonuç vermeyen çabaları sonunda veya başkalarının başarısızlıklarına bakarak vardığı bir “vazgeçme” tutum ve davranışıdır.
Özellikle otoriter yönetimler, toplumları polis baskısı altında tutarak, emirlerine aldıkları yargıyı bir sopa olarak kullanarak, sürekli kendilerinin kazandığı sahte seçimler düzenleyerek, halklarına, kendilerinden kurtulmanın olanaksız olduğunu öğretirler ya da öğretmeye çalışırlar.
“Öğretirler, ya da öğretmeye çalışırlar” diyorum, çünkü hangi otoriter yönetim, ne denli etkili “öğrenilmiş çaresizlik” yöntemleriyle halkını eğitmeye çalışsa da, tarih her otoriter ve totaliler yönetimin mutlaka bir gün sona erdiğini gösteren sonsuz örneklerle doludur; dolayısıyla her halkın, her zaman, baskıcı bir iktidara süresiz boyun eğmesi olanaklı değildir.

***

Bu satırları:
“Ne yaparsanız yapın iktidar Ankara ve İstanbul’u vermez” diyenlere karşı...
“Oy vermeyin, bu seçimler ancak iktidarın büyük kentlerdeki egemenliklerinin meşrulaştırılması anlamına gelecektir” diyenlere karşı...
“Bu seçmen yapısı böyle oldukça, bu iktidar gitmez” diyenlere karşı...
Yazıyorum.

***

Öğrenilmiş çaresizlik kavramı nerden çıkmış” diye merak edenler, Seligman’ın köpekler deneyini veya ünlü muza ulaşmaya çalıştıklarında basınçlı suyla cezalandırılan 5 maymun öyküsünü okusunlar.

***

Eskiden ilkokul ders kitaplarımızdan birinde, bir okuma parçası olarak derin bir süt kabına düşen iki kurbağanın öyküsü yer alırdı:
Özet olarak, sıçrayarak kabın içinden dışarı fırlayamayan kurbağalardan biri umutsuzluk içinde kendini bırakır, boğulup ölür.
Sürekli çabalayan öteki kurbağa ise, el ve ayak hareketleri ile sütü çalkalayarak tereyağına dönüştürür ve onun üzerine çıkarak boğulmaktan kurtulur.

***

Gelişmemiş, gelişmekte olan ve hatta gelişmiş ülkelerde bile demokrasi “Gökten zembille inmez, inmemiştir”...
Uzun çabalar, mücadeleler sonunda, büyük özverilerle kurulmuş dahi olsa, “kendiliğinden” de devam etmez:
Sürekli olarak kollanması, korunması, yenilenmesi, geliştirilmesi gerekir.
Demokrasinin en büyük düşmanı öğrenilmiş çaresizlik ve biat kültürüdür.
EKREM İMAMOĞLU BU KÜLTÜRE BAŞKALDIRMIŞ, BAŞKALDIRAN SEÇMENLERİN DESTEĞİYLE DE BAŞARIYA ULAŞMIŞTIR.
BAŞARI, DİNİ, MEZHEBİ, ETNİK KÖKENİ NE OLURSA OLSUN, BIKMADAN, USANMADAN, DEMOKRASİ İÇİN DİRENENLERİNDİR!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları